
Genç nüfusun toplam nüfusa oranında gözlenen yüksekliğe demografide “gençlik şişkinliği” adı verilmektedir. Gençlik şişkinliği kimilerine göre ülke için bir fırsat penceresidir. İyi yönetildiği takdirde ekonomik gelişmenin gençlik şişkinliği ile hızlanacağı söylenmektedir. Ama kimilerine göre gençlerin fazlalığı sosyo-ekonomik ve siyasi istikrar açısından bir tehdit oluşturur. İşsizlik, eğitim ve barınma olanaklarının yetişememesi ve benzeri bir dizi sorun gençlerin sayılarının ve oranlarının artması ile ilişkilendirilir. Bütün bunlarda da bir gerçeklik payı var. Bu sorunların çözüm arayışlarında demografik faktörlerin ihmal edilmesi düşünülemez. Ancak, gençlik şişkinliğinin olumlu ya da olumsuz sonuçları, karar alıcıların bu demografik yapıyı doğru okuyarak geliştirebileceği çözüm kapasitelerine bağlı olarak değişir ve mutlaka uluslar arası ve yerel perspektifleri birlikte ele almayı gerektirir. Bizim gibi gelişmekte olan ülke nüfuslarında gözlenen bu demografik olgu ülke gelişmesi için önemli bir fırsat penceresidir. Zaman içerisinde genç olan nüfusun olgunlaşması ile çalışma çağındaki nüfus artar ve “Demografik Fırsat Penceresi” ortaya çıkar. Örneğin, Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler de gençlik şişkinliğinden kaynaklanan avantajlarını kullanarak önemli ekonomik hamleler yaptığı bilinmektedir.
Genç nüfus şişkinliğinin avantajlarını yakalamak, bir ölçüde ülkenin nüfus büyüklüğü ile de ilgilidir. Genç Nüfus (15-24 Yaş Grubu) Şişkinliği için önemli çalışmalarda bu gruptaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %20 ve yukarısı kritik eşik olarak kabul görür. Tablo 1 de Ülkemiz nüfusu incelendiğinde Genç Nüfusun toplam nüfusa oranı 1985-2000 yılları arasında %20, 2000 yılında %19 olduğu, izleyen yıllar için yapılan nüfus projeksiyonlarında; 2015 yılında %17 ve 2020 yılında %16 civarında gerçekleşeceği ve bir düşüş seyri yaşayacağı tahmin edilmektedir. Tablo 1’i mutlak nüfus sayısı bakımından inceleyecek olursak; 15-24 yaş grubundaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranın azalmasına karşın bu gruptaki genç nüfusun sayısının 12,8-12,9 milyon olarak sabitleneceği öngörülmektedir. Görüldüğü gibi genç nüfusun toplam nüfusa oranı ilerleyen yıllarda azalmasına karşın mutlak sayısının 2015 yılından sonra 12,8 milyon kişi ile 12,9 milyon kişi arasında sabitleneceği tahmin edilmektedir.Genç nüfustaki oransal azalmanın yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak ülkemiz yaşlı nüfusun artması ile ilişkili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durum ülkemiz işgücü piyasası açısından işgücüne katılım potansiyeli taşıyan ve mutlak sayısı belli seviyede kalan genç nüfusa bir fırsat penceresi olarak bakmak yerinde olacaktır.
15-24 Yaş Grubu ve Toplam Nüfus İçindeki Oranı (1000 Kişi) | ||||
Yıl | Toplam | 15-24 | % | |
1985 | 50 664 | 10 192 | 0.20 | |
1990 | 56 473 | 11 312 | 0.20 | |
2000 | 64 729 | 12 575 | 0.19 | |
2005 | 68 858 | 12 665 | 0.18 | |
2010 | 73 723 | 12 545 | 0.17 | |
2015 | 78 152 | 12 909 | 0.17 | |
2018 | 80 550 | 12 952 | 0.16 | |
2020 | 82 077 | 12 832 | 0.16 | |
Kaynak: TÜİK Genel Nüfus Sayımları ve Nüfus Projeksiyonları www.tüik.gov.tr |
Ancak ülkemiz işgücü piyasasının bu demografik fırsat penceresini yeterince değerlendiremediği 2000-2013 yılları arasında bu yaş grubunun işsizlik oranlarının genel işsizlik oranlarından açık ara yüksek seyretmesinden belli olmaktadır. Yakın gelecekte istihdama ilk adımın eşiği olan bu yaş grubuna yönelik uygun kararların alınması, uygun mesleki eğitimlerin ve staj olanaklarının devreye sokulmasını zorunlu kılmaktadır.
Tablo 2. İşsizlik Oranı | ||
Yıllar | 15-24 İşsizlik oranı % | Genel İşsizlik Oranı % |
2000 | 13.1 | 6,5 |
2001 | 16.2 | 8,4 |
2002 | 19.2 | 10,3 |
2003 | 20.5 | 10,5 |
2004 | 20.6 | 10,8 |
2005 | 19.9 | 10,6 |
2006 | 19.1 | 10,2 |
2007 | 20.0 | 10,3 |
2008 | 20.5 | 11,0 |
2009 | 25.3 | 14,0 |
2010 | 21.7 | 11,9 |
2011 | 18.4 | 9,8 |
2012 | 17.5 | 9,2 |
2013 | 18.7 | 9,7 |
Kaynak: TÜİK İşgücü İstatistikleri www.tuik.gov.tr
Tablo 2 incelendiğinde genç nüfusun genel işsizlik oranının yaklaşık iki katı işsizlik oranı kıskacında olduğu görülmektedir. Bunun en önemli nedeni istihdama ilk adımın atıldığı bu yıllarda genç nüfusun yeterince iş deneyimine sahip olmaması, bu grupta yoğun olarak bulunan eğitimli gençlerin işgücü piyasasına girişlerinde sorunlar, deneyim eksikliği veya onların becerileri ile işgücü piyasası gereksinimleri arasındaki uyumsuzluklar sayılabilir. Ancak işverenlerin nitelikli çalışan aradığı bir ortamda, eğitimli gençlerin yüksek işsizliği işgücü piyasası açısından ayrıca bir çelişki oluşturmaktadır.