Mecidiyeköy escortŞişli escortBakırköy escortHalkalı escortAvcılar escortŞirinevler escortBahçeşehir escortTaksim escortBeşiktaş escortKartal escortKadıköy escortÜmraniye escortAnadolu Yakası escortMaltepe escortBeylikdüzü escortPendik escortAvrupa yakası escortAdana escortKocaeli escortAntalya escortGaziantep escortbeşiktaş escortataköy escorteskişehir escortfethiye escortsakarya escortmuğla escortmalatya escortsamsun escortdenizli escortkonya escortkayseri escortankara escortbursa escortizmir escortataköy escorthalkalı escortdiyarbakır escortmarmaris escortbodrum escortmersin escorttuzla escortataşehir escortşişli escort

DOLAR27,4051% 1.83
EURO28,9989% 1.96
STERLIN33,5429% 1.15
FRANG29,8396% 2.15
ALTIN1.651,54% 1,86
BITCOIN730.002-0.436

BU TELAŞ NİYE!

Yayınlanma Tarihi :
BU TELAŞ NİYE!

vali_cosHafta sonu Adana yine hareketli günler yaşadı. O bildik görüntüler yine bu güzel memlekette, Adana’da yaşandı. Her olayda, her olumsuzlukta basını suçlayanlar geldi gözümüzün önüne. Adliye olaylarını yansıtan, haberi haber olduğu için kamuya maleden basın emekçilerini karalayanları düşündük.

Bir de kenti yönetenlerin halkın önünde birbirlerine karşı takındığı tavırları hatırladık. 10 Kasım’da, Cumhuriyet törenlerinde neler olmuştu neler. Adliye olaylarını gazetelere yansıtmakla suçlanan basının karşısında kimlerin nasıl tavır takındığını yine gazeteciler sayesinde öğrenmişti Türkiye… Bu kez adliye olaylarıyla değil ama kentin en önemli iki insanının sürtüşmeleri takılmıştı objektiflere…

Bu görüntüler de basın sayesinde yayılmıştı.

Elbette basın sayesinde olacaktı.

Görevini yaptı emekçiler.

***

Sıra 5 Ocak kutlamalarına geldi. Kahramanların Fransız işgaline karşı direnişini simgeleyen 5 Ocak. Bağımsızlık ve özgürlük meşalesinin yakıldığı Adana’nın kurtuluş günü olan  5 Ocak. Atatürk’ün llk kıvılcımı yaktığını söylediği Çukurova topraklarının kurtulduğu 5 Ocak…

***

Yine tatsızlıklar yaşandı. Önceki törenlerde olduğu gibi 5 Ocak kutlamaları da ele yüze bulaştırıldı. Gazeteciler alanda adeta köşeye kıstırıldı. Çalışmaları engellendi.  Emekçiler, fotoğraf makinalarını, kameralarını tepki olarak tören alanına bırakmak zorunda kaldı. Ne yapacaklardı ki başka… Her olayda, her zor durumda adeta şamar oğlanına dönderilen gazetecilere yapılanlara ne zamana kadar kayıtsız kalınacak. İyi günde gazeteci dostu olan, kötü günde gazeteciyi öteleyen bir anlayışı kabullenmek mümkün mü?

Kamu yararını gözetmekten başka düşünce taşımayan, ekonomik, siyasi, sosyal ve hukuki zorluklara karşın halkı bilgilendirme telaşında olan gazeteciye karşı olağanüstü tedbir almak da nereden çıktı.

Yaka kartı, üst araması, şerit uygulaması yetmezmiş gibi gazeteci önünde etten duvar örmek kime ne fayda sağlayacak anlam veremedik.

Bu memlekette gazeteciye her zaman ihtiyaç olduğunu/olacağını defalarca dillendirdik. Bizim görevimiz neyi gerektiriyorsa, hukuki koşullarda bu görevimizi yerine getirmekle mükellefiz.

Kimin kimle sürtüştüğü, kimin kimi sevmediği ya da iktidar erkine şirin görünme anlayışı bizi zerre kadar ilgilendirmiyor. Şayet konu haberse ve bu haber halka ulaştırılmayı gerektiriyorsa biz orada olmak zorundayız.

Dedik ya; kimseyle bir alıp veremediğimiz yok.

Tüm derdimiz, tasamız haber yapmak.

Hadi size iyi haftalar…

YORUM YAP