DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

AKILLI TELEFON İNSANI YAŞAMDAN KOPARIYOR MU?-Prof. Dr. İbrahim Ortaş yazdı

Yayınlanma Tarihi :
AKILLI TELEFON İNSANI YAŞAMDAN KOPARIYOR MU?-Prof. Dr. İbrahim Ortaş yazdı
İbrahim ORTAŞ,
Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr
Özet:
Akılı Cep Telefonu Aletinin Okullarda Kullanımı Nasıl Olmalı?
İnsanlığın uzun-kısa tarihinin en etkili yardımcı iletişim aracı muhtemelen akılı telefondan başkası değildir. Akıllı telefon artık insanın yanında bir an bile ayıramadığı en büyük yardımcı aletidir. Telefon yolu ile dünyanın bütün kitapları, gazeteleri, TV ve radyolarını dileme ve ansiklopedilerinden anında yararlanılabilmektedir. Dünya’nın en ileri üniversitesinin derslerini sınıftaymış gibi de takip edebilirsiniz. Yüz yüze görüşme yer bulma, ulaşım-yolculuk yamadan birçok işinizi anında yerinde çözme imkânı sunabilen harika bir alet. Cep telefonu ilk versiyonuna göre çok değişti ve artık bir bilgisayar ve insanın ayrılmaz bir parçası. Ancak cep telefonun kişinin kullanım amacından kaynaklanan olumsuzluklarında olduğu sıkça konuşulmaktadır. Özellikle eğitimini okuyarak geliştirmesi gereken ilk-orta ve lise öğrencileri için olumsuz etkiye sahip olduğu yönünde. Aletin kendisi küçük ancak insan yaşamını kolaylaştırma konusundaki etkisi ve işlevi çok büyük olunca, aletten etkin yararlanmak ve amaca uygun kullanımı halen tam anlamıyla sağlanamamaktadır. Bazı kişi ve/ya toplumlar bu küçücük alet ile bulunduğu yerde birçok işini çözerken, bazılar bu aleti üzerinden eş-dost ilişkilerini takip etmekte, resimlerini paylaşmakta, fotoğraf çekmektedir.
Akılı telefonların günlük-anlık yaşamımıza girmesi ile öğrencilerimizin öğrencilerimizin amaç ve araçları iyi ayırt edemediklerini görüyorum. Şöyle ki öğrenciler ders içi ve ders dışında adeta hastalık derecesinde sık aralıklarla telefona bakıyor, kendi fotoğrafını çekiyor, ders slaytlarının fotoğrafını çekiyor. Ancak nerdeyse telefona bakmaktan, kendilerini geliştirecek ve derslerini öğrenecek hiçbir materyali okumadıklarını sezinliyorum. Bu durumda çoğu yetkili, anne-baba, hocanın aklına acaba alet öğrencilerden ve ders sırasında yasaklanmalı mıdır? Sorusuna çok taraf değilim. İletişim teknolojileri çağının gereği olarak, yapay zekânın her alana girdiği dünyamızda, telefon bir şekilde yanı başımızdaki yapay zekâ aletlerimizden biri olarak yasaklamanın mümkün olmadığını düşünüyorum Prensip olarak da yasak yerine kişinin kendi kendini denetlenmesinden yanayım. Yasaklamak yerine, aletin yerinde ve etkili kullanılmasına yanayım. Bu bağlamda 2019 yılının ilk yarılının yeni döneminde öğrencilerimizin akıllı cep telefonu kullanımı konusunda biraz daha derin bir sorulama yapmalarını öneririm. Öğrenmeyi öğrenme, bilgiye ulaşma ve veri analizi için mükemmel küçük aleti bir “dedi kodu” aracı ve fotoğraf çekme aracından çıkarım, bilgiye zamanında ulaşma ve bilgiyi karşılaştırma aracı olarak kullanmalarını öneririm. Ayrıca dersi derste dinlemelerini ve not almalarını önerim.
Hemen belirteyim üniversite öğrencileri kuşağının teknoloji üzerinden öğrenme ve anlama kapasitesini bilmiyorum. Ancak kendim halen okuyarak öğrenmenin bende daha kalıcı etki yaratığını düşünüyorum. Bu kuşak gençliğinin nasıl öğrendiğini ve bunda küçük el aletinin rolü pedagoji uzmanlarınca incelenmesinde yarar var.
İlgilenen arkadaşlar için yazının genişletilmiş hali aşağıdadır.
Elektrik ve Cep Telefonu Geceleri Uzun Oturmayı ve Uykusuzluğu da Berberinde Getiri yor mu?
Uzun zamandır yakın çevremdeki aile bireyleri ve öğrencilerimin günlük hayata başlama durumundaki edilgen davranışı dikkatlerden kaçmıyor ve neden insanlarımız güne zinde başlamıyor diye kendi bilinç dünyam içinde sorgulamaktayım. Sorunu çoğunlukla kişilerin gece geç yatması ve sabahları da mesai saati nedeniyle erken kalmaları sonucu yetersiz uykuya bağlıyorum. Genelde erken saatlerde işe gittiğimden günü bölmemek için derslerimi de erken saate yamayı tercih ederim. Günümüzde zaman eksikliği veya zaman darlığı en çok şikâyet etiğimiz ve yaşadığımız olgudur. Vakit nakittir demenin ne denli önemli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Günümüzde başarının artık en önemeli özelliği zamanı iyi kullanmak ve birim zamanda öngördüğün işlerini planlı olarak yapabilmektedir. Ancak bizler gibi günlük bilim dünyasındaki hızlı gelişmeleri takip etmek zorunda olan bilim insanları veya diğer meslek sahipleri için zaman planlaması kaçınılmaz. Eskide yaşamında bir defa daha mümkün olmayan yolculuklar birkaç saate yapılabilmekte, anıda dünyanın bir ucuna saniyede ulaşılabilmekte, anlık ihtiyaç duyulan ihtiyaçlar veya diğer iletişim gereksinimleri saniyede dünyanın en ücra köşesinde, elinizdeki küçücük bir cep telefonu ile yapılmaktadır. Cep telefonu ile zamanınızı organize edebilir, ticaret yapabilirsiniz, arkadaşınızla iletişim halinde olabilirsiniz ve ayrıca dünyada olup bitenler hakkında haberdar alabilirsiniz. Cep telefonu artık kişilerin ayrılmaz bir parçası, arkadaşı, her an her türlüye ilgiye ulaşabileceği, gerektiğinde müzik dinleyerek keyiflendiği, gerektiğinde dünyada haberdar olmak için başvurduğu çok yönlü ve fonksiyonlu bir ARAÇ.
Bu bağlamda başta elektriğin sağladığı olanaklar ile artık gecenin gündüze çevrildiği, enerjinin taşınabilir bataryalar ile cepte taşındığı günümüzde insanlar çok doğal olarak sosyal medya organlarından kopamamaktadırlar. Geçmişte akşam saat 21 gibi hemen herkesin uyuduğu günümüzde elektrik sayesinde ve TV’lerin 24 saat yayın yapması, şimdilerde akılı telefonun 24 saat elden düşmediği günümüzde geceleri yatma saatleri çok uzamışa benziyor. Kendi hayatımda da görüyorum ki çoğu zaman normalinden daha az uyuduğumuz için gün boyu yorgunluk yaşıyoruz. Önceleri ortaokul sıralarındaki oğlumuzun yatak saatine uymadığını fark ettik. Yatağa gönderdiğimiz oğlumuz yorgan altında gece geç vakitlere kadar ekrandan bir şeyler izlediğini, dinlediğini veya yazıştığını fark ettik. Sabahları da çok doğal olarak uykusuzluk nedeniyle de kalkmak istemediğini fark ettik. Günümüzde ise sabah normal ders saatinde derse gelmesi gereken üniversite öğrencilerin çoğunluğu ya geç gelmekte ya da yoklama zorunluluğu nedeniyle geldiklerini izliyoruz. Gelen öğrencilerin ise çoğunluğu fizikken derste ancak ya arkalarda uyuyor, ya da dinlediklerini anlamaktadırlar. Birçok öğretim üyesi arkadaşımızın benzer şikâyetlerini dile getirdiğini de duyuyorum.
Devlet İşleri de Artık Gecenin Geç Saatlerine Sarkmaktadır
Bu arada dikkatimi çekti, eskide devletin işleri gündüz yapılırdı, şimdi birçok kurumda özellikle de işlerin geceye sarktığını görüyoruz, Bakanlar Kurlu, Milli Güvenlik Kurulu, devletin misafirlerinin kabulü ve diğer birçok alanda görüşme ve toplantıların mesai saati olan 17 sonrasına sarktığını görüyorum. Doğal olarak hayat gece de devam ediyor ve gecede yapılması gereken sağlık, güvenlik, iletişim işleri yanında üretim yapan fabrikaların sürekliliği için zorunlu.
Cep Telefonunun Geniş Kullanım Alanı Doğal Olarak Zaman Tüketiyor
Cep telefonu amacının dışında kullanıldığında, yediğimiz yemeklerin ve içtiğimize kadar, saç tıraşımızı göstermek için çekilen fotoğrafların ve resmilerin paylaşıldığı bir alan dönüşmektedir. Bu şekildeki günlük yaşam profilimizi üzerinden sosyal medyada yapılan paylaşımlarda sıklaşmaya başladı. Bugüne kadar hiçbir şey paylaşmayanlar dahi adeta “ ben de varım” dercesine kendisi veya çok sayıda beğendiği şeyi paylaşır oldu. Doğal olarak kırıttı bilgi dahi olsan önemli ölçüde zaman tüketmektedir. Cep teflonlarının kaliteli fotoğraf çekiyor olması, anında görüntü yayınlıyor olması cep telefonu kullanımı gün geçtikçe daha çok kullanılır oldu. Sanırım insanlık hayatında hiç bu kadar çok fotoğraf çektirmedi. Hemen herkes günlük birkaç kez öz çekim yapmakta, çoğu kişi aynı zamanda cep telefonu ayna gibi de kullanmaktadır. Derslerde çoğunlukla öğrencilerin telefon ekranı üzerinden kendilerine baktıklarına tanıklık ediyoruz. Akılı teflonların sahip olduğu, konum belirleme, kaç adım yüründüğünün belirtmesi, nabız atışı veya ne kadar kalori tüketildiğini hesaplaması nedeniyle kulanım alanı genişlemiş durumda. Cep telefonları üzerinden TV izlemek, gazete okumak ve tülü bilgiye ulaşılması nedeniyle de günlük olarak elden telefonlar maalesef düşmemektedir. Olayın farkında olan ve kendi kendini disipline eden çok çok az sayıda ki kişi dışında akılı telefon bugün hayatımızı elimizden almış ve kendisine otomatik bağımlılık haline getirmiştir. Çağın kaçınılmazı doğal olarak başka bir kaçınılmaz olan zaman darlığı, sosyal bağımlılık ve hatta sağlık sorunlarını da doğurmuştur.
Yeni Yaşam Biçimimiz Yaşam kalitemizi Olumsuz Etkilemişe Benziyor
Yukarıda yaşadıklarımdan edindiğim veya hissettiğim birçok konunun sonuç olarak yansıması tükenmişlik ve yaşamdan zevk almamak. Bana göre çoğunlukla kitap okumamak ve diğer görsellerden kopup sanal âlemde yaşamanın getirdiği surunlar olarak görüyorum. Günlük yaşamımızda cep telefonu amaca uygun kullanırsan yaralı ancak hayatımızı onunla bütünleştirsek ise sağlık sorunu yaratığı gerçeği ile bugün karşı karşıyayız. Buda hepimizin yeniden yaşamımızı ve yol haritamızı gözden geçirmeyi ve kendimizi güncellemeyi zorunlu kılmaktadır. Herhangi bir aletin esiri olmadan, cep telefonlarını amaca uygun olarak kullanacağız ancak, yeri geldiğinde kendimizi disipline ederek diğer zorunluluklarımızı da sürdüreceğiz. Gerektiğinde cep telefonu biraz günlük yaşantımızdan uzak tutmayı bilmemiz gerekiyor. Maalesef bugün için sorumluluk ve sınırlar bilinci içinde bu disiplini sağlamak çok zor. Ne mutlu zamanını ve yaşamını amacına uygun yönetene.
Cep Telefonu Yararı Kadar Toplum Ruh Sağlığınıda Bozuyor mu? Sorusu Çok Sık Sorulur Oldu.
Günümüz iletişim çağının bizlere sağladığı ve dünyanın hemen her yerinde her insanın artık vaz geçilmezi olan akıllı cep telefonları (bilgisayarları) doğal olarak insanın işlerini kolaylaştırdığı gibi sosyal yaşamdan aldıkları da olmaktadır. Diyalektik olarak her şey zıttını berberinde taşır. Her an zorunlu olarak yapılan görüşmeler, mesaj iletileri veya dünyanın bir ucundan gelişen bir olayı bilmek önemli ve duruma göre planlarımızı yapmayı ve fikir geliştirmemize yardımcı oluyor. Ancak sürekli ekran başına kilitlenmek, yolda arabada, evde, okulda, iş yerinde sürekli ekrana kilitlenmenin de sağlığı bozduğu ve kişiyi yalnızlaştırdığı sıkça uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Yaşamdan gördüklerimiz ve fark etiklerimizin dışında insan yaşamına mal olan etkilerinin olduğu istatistiki rakamlar ile verilmeye başlandı. Çok şükür ülkemizde istatistik ve not tutmak çok daha gelişmediği için bunları çok bilmiyoruz. 9 Mart 2018 tarihli Cumhuriyet gazetesinden göze çarpan bir haber http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/teknoloji/940593/6_bin_kisi_telefona_bakarken_ölüyor.html
“6 bin kişi telefona bakarken ölüyor”. 
Haber şöyle başlıyor “Türkiye’de yayaların telefonla meşgul olması nedeniyle çok sayıda kazaya neden olduklarını belirten Klinik Psikoloji Uzmanı Özlem Kelle, akıllı telefonların tükenmişlik sendromu yarattığını söyledi”. Nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, akılı telefon ve internet kullanımının artmasıyla birlikte “nomofobi” olacak tanımlanan telefonun çok yoğun ve kontrolsüzce kullanımı sorunu ortaya çıktığını belirtmektedir. Yoğun telefon kullanımı ile çağın bağımlılık sendromu olan nomofobi bağımlılığı yaratmaktadır.
Ülkemizde istatistiki veri henüz yokmuş ancak ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 6 bine yakın yayanın yürürken hayatını kaybettiği belirlenmiş. İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Klinik Psikoloji Uzmanı Özlem Kelle, bu sayının her yıl katlanarak arttığını belirtmiş. Çok muhtemeldir ki çok sayıda insan böyle durumlardan çok etkilenmektedir. Ülkemiz gibi eğitim kalitesi, sorumluluk bilinci ve farkındalığı daha aşağıda olan ülkelerde bu tür sorunlar ve vakarlın olması çok daha fazla olabilir. Yakın geçmişte çoluk çocuk sahibi bir vatandaşımız Şanlıurfa’da poz vermek isterken kayadan yuvarlanması sonucu hayatına bal oldu. Her gün onlarca kişinin trafik kazlarında öldüğü ülkemizde beklenti daha yüksek olabilir.
Klinik Psikolog Özlem Kelle, “Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle birlikte yayalardan kaynaklanan kazalarda artış var. Yayalar açısından baktığımızda, yol boyunca hem yürüyor olmak hem de mesaj ya da aramayla bir kişiyle irtibat halinde olmak, sosyal medya ile ilgileniyor olmak dikkatte bölünmeye sebep oluyor. O an karşıya geçiyorsak, tehlikeli bir yerdeysek, caddeye, trafiğe odaklanmak yerine zihnimiz başka yerde olduğundan kazalar kaçınılmaz oluyor” diyor.
Trafik Kazalarının %60’ı “CEP” telefonu Kullanımından Kaynaklanıyor.
Son yıllarda bütün dünyada ölümlü trafik kazalarının sayılarında ciddi bir artışın olduğu belirtiliyor..20.1.2017 tarihli Milliyet gazetesi haberine öre “yol güvenliği araştırmasında son üç yılda kaza yapan sürücülerin % 60’ının kaza sırasında cep telefonu kullandıkları” tespit edilmiş. Özellikle görüntülü cep telefonlarının kullanımında ilginin dağılması ve kaza yapması anlaşılmaz bir durum değildir. İnsan Milyonlarca Yıllık Yaşam Biçimini Teknoloji Kullanımı İle değiştirdi.
Evrim biyologları, Psikologlar, Antropologlar konuyu daha iyi açıklayabilirler. Ancak benim de görebildiğim kadarı isle son 30-40 yılda yaşamımız doğal yaşam işleyişimizin dışına çıktı. İnsanın milyonlarca yıllık yaşamında olamayan oturma biçimi, beslenme biçimindeki değişim gibi cep telefonu ve diğer sosyal medya araçlarının sağladığı kapalı alanda uzun uzun ekrana kilitlenmek gibi durumları yaşıyoruz. Yaşamında olamayan sandalyeler uzun süre oturma, düzenli olarak acıkmadan yemek yeme, az uyuma, az yürüme, kaslarını az kullanma gibi insan doğasında olmayan durumlar insan sağlığını ve yaşam kalitesini etkilemiş olabilir. Nihayet bu konularda son yıllarda batıda çok sayıda araştırmanın yapıldığını duyuyoruz.
Cep Telefonun İnsan Sağlığı ve Çalışması Üzerinde Ne Tür etkisi Var.
Uzun süredir cep telefonlarının sağlık üzerinde etkisinin olup olmadığı tartışılıyor. Konun teknik uzmanları sorun yok diyor. Ancak insanın dikkatini dağıtığı, kişileri uyutmadığı sıkça belirtiliyor. HBT dergisinde “Güncel Tıp” başlıklı köşesinde çok değerli düşündürücü ve öğretici yazılar yazan Dr. Mustafa Çetiner’in HBT sayı 114 1 Haziran 2018 tarihli sayısında cep telefonu ve uykumuz yazısı gerçekten okumaya değer. Sayın Çetiner’in ifadeleri ile cep telefonunu sürekli kullanan kişilerde “dijital göz yorgunluğu, göz kurluğu, daha geç yatma, uyuya dalma sorunu, kısa ve kötü uyku sorunu, bellek sorunu, yorgunluk vs. “ gibi sorunlar yaşadıklarını belirtiyor. Ayrıca çok önemli bir uyarısı ile telefon ışığına maruz kalan kişilerde kansere karşı insan vücudunun 23 00 ile 05 00 saatleri aralığında karanlıkta kansere karşı salgıladığı “melatonin” hormonunun salınımın bozulduğunu belirtiyor. Sayın Çetiner’in önerisi yatmadan 2 saat önce cep telefonu ve benzeri aletlerden uzak durulmasını önermektedir. İsviçre Tropikal ve kamu sağlığı Enstitüsü bilim insanları cep telefonundan yayılan elektro-manyetik alanların beynin belirli bölgelerinde hafızanın gelişimini olumsuz etkilediğini belirtiler. Özellikle telefonu sağ kulağına tutan gençlerin sağ yarısında bulunan biçimsel hafıza etkilenmiştir (Cumhuriyet, 27 Temmuz 2018).
Yukarıda da belirtiğim gibi uzun zamandır öğrencilerin erken saatlerde derse gelmeleri ve gelenlerinde yorgun argın olmasının nedeni bir nebze olsun Sayın Çetiner’in yazısında yakalamış bulunuyorum. Ancak ne Yapılmalı? Cep telefonu yasaklanmalı mı?
Cep Telefonları Toplumlara Depresif Karakter Yaratıyormuş
Ayrıca Kelle teknolojik cihazların günlük hayatımızı işgal ettiğini belirterek, “Ne kadar çok teknolojik cihazlara maruz kalıyorsak, günlük rutinimizden, keyif alacağımız şeylerden kendimizi o kadar mahrum bırakıyoruz. O da bizi andan koparmaya, en sonunda tükenmişlik sendromuna, hatta hayattan zevk almamaya kadar götürüyor” diyor. Sayın Kelle tamda günümüzde yaşadığımız yalnızlığın önemli nedeni ve yansımasını belirtmektedir.
Okullarda Cep telefonu Yasaklanmalı mı?
Cep telefonun artık insanın yaşamında ayrılmaz bir parçası olduğu açık. Hepimizin her an ihtiyaç duyduğumuz bir bilgiye ulaşmada eşsiz bir alet olduğu açık. Ancak cep telefonun bir araç olduğu, ancak amaç olmadığı bilincinin gelişmediği kişiler de yarattığı olumsuz etkileri de başata anne- babalar olmak üzere sınırlama getirmenin yaralı olacağı açık. Ayrıca hepimizin adına sağlıklı yaşamı kamu adına düzenleme yetkisine sahip olan devletin de geleceğin sağlıklı bireyleri için bu konuda bazı önlemler alabilir. Bütün dünyada üç aşağı, beş yukarı aklıselim her kes cep telefonu kullanımın öğrenciler ve gençler tarafından amacı dışında kullanıldığını ve öğrencilerin okumasını ve çalışmasını sınırladığını bilir ve kendince önlem almayı benimser.
Yukarıda öğrencilerimizde gördüğümüz derse devamsızlık, derslerde uyuklama ve derse etkin katılmama durumuna benzer şekilde Fransa’da “Öğrencilerin Üniversiteye Kadar Okula Cep Telefonu Getirmesi Yasaklandı” haberi 30 Mayıs 2018 tarihinde basına düştü.  Haber Türk’te yer alan habere göre, Fransız Parlamentosu ilk, orta ve liselerde cep telefonu kullanımının yasaklanmasını içeren yeni bir düzenlemeyi kabul etti. Bağımlılığı azaltmak, derse odaklanmak ve öğrencilerin birbirleriyle temasını artırmayı hedefleyen uygulama ülke genelindeki tüm okullarda gelecek yıldan itibaren başlayacak.
Ülkemizde konu tartışılmadı ancak batı toplumlarında bir sorun var ise konu uzmanlar tarafından tartışılır ve kamuoyu ile paylaşılır. Sanırım kamuoyu bu konuda taraf ancak çocukları ile iletişim kurma konusunda yaşayacağı sorun nedeniyle de kaygılı. Ancak bazı aileler uygulamaya destek verirken bazıları ise çocuklarıyla acil durumlarda bağlantılarının kopacağını, yasak nedeniyle öğrencilerin okula karşı ilgilerinin de azalabileceğini belirtiyor. Gerçi ülkemiz dahi birçok eğitim kurumunda okul binasına cep telefonuyla girişe izin verilmiyor veya telefonlar kapıda emanete alınarak ders çıkışı verilmektedir. Türkiye’de genelde yaş sınırı olmaksızın Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yönetmeliğine göre okullara cep telefonu getirmek suç değil ancak derste kullanmak yasak. 26.04.2018 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı 2018/10 sayılı yazı ile Okullarda Güvenlik Önlemlerinin Alınması Genelgesi yayınladı. Bu arada Konya Kulu Kaymakamı, 31 Ocak 2019’ta tüm okullara iletilmek üzere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıyla öğrencilerin okullarda cep telefonu kullanımının yasaklandığını ve cep telefonu kullanımı olduğu takdirde ‘Kabahatler Kanunu’na göre, öğrenci velisine idari para cezası uygulanacağını belirtti. Ancak bu kuralın çoğu zaman çocuklar tarafından delindiği görülüyor. Sorun kurları delmek değil kişinin derse ilgisi ve sağlığı ile ilgili olmasıdır. Bu bilinçle kendi kendini kontrol edebilmesi sorunudur. Uzmanlarında uzun zamandır konu edindiği üzere sorun ‘Telefonla uğraşan öğrenci derslerine odaklanamıyor’ sorunudur. Psikologlar ve pisikratisler “Aileler, öğretmenler çocuklarını telefonlarını derste kapalı tutmaları konusunda bilgilendirmeli” diyor ancak bunun bu aşamada yetersiz kalığı da bir gerçek. Burada bir bilinçlenme sorunun olduğu açık. Ancak çocuklar/gençler o bilinç/bilinçlenme sorunu nasıl ulaşacaklardır.  İlk ve ortaokulda belirli bir kısıtlamanın getirilmesi doğru, ancak ileri yaşlardaki öğrenciler için temelden bir bilinçlendirmenin değişik boyutları ile yapılması gerekir.
10 Şubat 2019 – Adana

YORUM YAP