
Adana halkı topyekün haklı olarak ulaşım zammına karşı çıkmaya devam ediyor. Bir çırpıda 50 kuruş gibi fahiş bir zamla şaşkına dönen yoksul kesim tam anlamıyla darbe yedi. Dolmuş ve otobüs hatları sahiplerinin serzenişlerine hak vermiyoruz değiliz. Akaryakıt, yedek parça gibi araçların olmazsa olmazlarına yapılan zamlar karşısında vatandaşın alım gücüne de bakmak gerekiyor. Adana’da medya dünyasının büyük bir bölümü dahil vatandaşların neredeyse yarıdan fazlası asgari ücretle çalışıyor. İnsanlık onurunu rencide eden asgari ücretin hangi derde deva olacağını kestirmek güç… Bu parayla çalışan insanların günde en az 2 kez dolmuş ya da otobüse binmek zorunda olduğunu düşünürseniz işin içinden çıkamazsınız. Yoksul halkın çoluğunu, çocuğunu, okulunu, ıvırını zıvırını, mutfağını, vs. vs. vs. hiç ama hiç saymıyoruz bile…
“Adana’da bir şey değişecek, her şey değişecek” diyerek vatandaşın önemli oranda güvenini kazanan, Adana gibi metropol bir kentin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı açıkçası hak ederek kazanan Hüseyin Sözlü’nün halkın sesine kulak vermesi gerekiyor.
Evinizin önünden bindiğiniz toplu taşıma aracından bir-iki durak sonra inseniz bile aynı parayı ödüyorsunuz. Kısa mesafe uygulaması yok. Dolmuş ve otobüs şoför ve muavinlerinin çoğu vatandaşı insan olarak değil -özür dileriz- 2 lira olarak görüyor. Yıllar önce bir gazetecinin tanık olduğu söylem var ki trajedi boyutunda. Bir vatandaşın dolmuşa binmek için el kaldırması karşısında “Bir lira daha geldi” diyebilen bir şoför zihniyetinden -hepsini kastetmiyoruz- paradan başka ne beklenebilir ki!
Hele ki basın mensuplarına tanınan hakları görmezden gelen, araca binmeye çalışan asgari ücretli medya çalışanını tanıdığı için gaza basan ve durmayan aklıevvele ses çıkarılmayan bir memlekette yaşıyorsanız son zammı kabul etmeniz mümkün olmaz.
Hüseyin Sözlü’yü kimin nasıl yönlendirdiğini bilemeyiz. Dedik ya; Türkiye’nin en önemli kentlerinden birinde Büyükşehir Belediye Başkanı olmuşsa kendisine akıl verecek de değiliz.
Bizim bildiğimiz bir konu var ki bu zammın çok ağır olduğudur.
Ama bizim memlekette haklı olunduğu zaman ‘pilavdan dönenin kaşığı kırılsın’ dendiği gibi, ‘yanlıştan dönmek erdemliliktir’ atasözü de bir gerçekliktir.
Yanlışını kabul eden de her zaman kabul görür…