TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından bugün “Bankacılık Sektörü: Riskler, Kırılganlıklar ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir konferans düzenlendi.
Konferansta bankacılık sektörünü yeni dönemde bekleyen riskler ve fırsatların yanı sıra sektörün mevcut sorunları ve çözüm önerileri ele alındı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik şunları kaydetti:
“Dış finansman koşullarının zorlaştığı, tasarruflarımızın kısıtlı olduğu bu dönemde kaynakların akılcı yönetimi son derece önemli. Bu nedenle ekonomi politikaları tasarlanırken ya da kredi garanti fonu gibi kredi büyümesini teşvik eden mekanizmalar oluşturulurken hedef sadece kredi artışı değil, bunların üretken alanlara dağılımını sağlamak da olmalıdır. Yüksek büyüme, verimlilik artışı temelli olmadığında, bildiğiniz gibi sonuç maalesef yüksek enflasyon olarak karşımıza çıkmakta ve finansal kırılganlıklarımız daha da artmaktadır.
Son yıllarda ülkemiz zor ve alışagelmedik olaylarla karşı karşıya kaldı. Buna rağmen ekonomimiz pek çok güçlük karşısında önemli bir direnç gösterdi. Bunu, güçlü bankacılık sektörümüz, mali disiplin ve iyi denetim ve düzenleme mekanizmalarına sahip olduğumuz için başardık. Önümüzdeki dönemde de karşımıza çıkacak zorlukları aşabilmemiz, bunların devamlılığına ve birikmiş risklerimizi iyi yönetebilmemize bağlıdır.
Ekonomi politikalarının, özellikle para politikası iletişiminin ve etkinliğinin güçlenmesi hem finansal kesimin hem de reel kesimin önünü görebilmesine yardımcı olacaktır. Siyasi söylem ve görüşlerin bu iletişimin önüne geçmesi ve yeni belirsizlikler yaratmamasını arzu ediyoruz.
Bugün iyi bir eğitim sisteminin, dijital dönüşümü başarmanın, güçlü bir demokrasi ve hukuk devleti olmanın ekonomiye getirisi, birkaç puanlık büyümeden çok daha kıymetlidir.
Bazı ihtiyati politikalar, enflasyonu düşürecek adımlar kısa vadede gözümüzü korkutmamalıdır. Önemli olan ne pahasına olursa olsun yüksek oranlarda büyümek değil, ekonomik istikrarı sağlamak ve rekabet gücümüzü artırarak potansiyel büyümeyi yükseltmektir.”
Denizbank Genel Müdürü ve TÜSİAD Bankacılık Çalışma Grubu Başkanı Hakan Ateş, ana tema konuşmasında 2001 krizi sonrasında bankacılık sektörünün, yeniden yapılanması sayesinde dayanıklılığının arttığını, böylece 2008 krizinde önemli bir direnç gösterebildiğini kaydetti. Bu güçlü duruşun devamı için iyi regülasyonun öneminin altını çizen Ateş, küresel ekonomik ve politik belirsizliklere rağmen Türkiye’de bankacılık sektörünün benzer ülke gruplarını büyüme rakamlarıyla geride bıraktığını vurguladı. Sektörün hala önemli bir büyüme potansiyeli olduğuna dikkat çeken Ateş, para politikasındaki öngörülebilirliğin artırılmasının ve enflasyonun hedeflenen seviyeye yaklaşmasının sektörün etkinliğini artıracağını belirtti.
Hakan Ateş, bankacılık sektöründe dijitalleşmenin desteklenmesinin finansal kapsayıcılığı artırmasını beklediklerini ve bunun ekonomi üzerinde yaratacağı pozitif katkının yadsınamayacağını da ifade ederek şöyle konuştu: “Dijitalleşmenin yaygınlaşması için özellikle yasal düzenlemelerle ilgili atılması gereken adımlar var. Son dönemde yasal düzenlemelerin dijital alanda yaşanan teknolojik gelişmelerin gerisinde kalması, buradan elde edilecek ekonomik faydanın kısıtlı kalmasına neden oluyor” dedi.
Konferansta “Bankacılık Üzerine Yeni Araştırmalar” ve “Bankacılık Sektörü: Problemler ve Öneriler” başlıklı iki panel düzenlendi.
Koç Üniversitesi ve EAF üyesi Selva Demiralp konferansta altı çizilen önemli bir konunun finansal belirsizliklerin finans sektörü üzerindeki olumsuz etkileri olduğunu vurguladı. Konferansa ABD Merkez Bankası’ndan katılan iktisatçı Chiara Scotti tarafından yapılan sunumda bu etkilerin ampirik olarak incelendiğini dile getiren Demiralp, finansal belirsizliğin finansal piyasalar üzerindeki olumsuz etkilerinin reel aktivite ve finansal değişkenlere göre daha uzun süreli bir etki yaptığını, bu tür şoklar sonrası bankacılık sisteminin sermaye rasyosunda bir artış gözlemlendiğini ve politika yapıcıların bu bulguları göz önünde bulundurmalarının faydalı olacağını dile getirdi.
Demiralp, konferansa Avrupa Yatırım Bankası’ndan katılan Alper’in araştırmasında ise Turkiye’deki bankaların kaynaklarının en önemli kısmını teşkil eden TL mevduat maliyetlerini düşürmenin önündeki kısıtların tartışıldığını vurguladı. Alper, dolarizasyon sürecinin banka maliyetlerini olumsuz etkilediğinin altını çizerken yapısal likiditedeki bozulmanın mevduat faizlerinin düşmesinin önündeki en önemli engel olduğunu belirtti.