Selam Dostlar,..
Az oluyor işte..
Bizde tamamlıyoruz eksik olanı…
Seninle, benimle, onunla…
Üstelik Sırat Köprüsün’den geçercesine.
Sözde gönüllü sıfatlara nazla, tuzla çoğu zaman.
Gölgesine durmayacağımız insanların, gönüllerinde kan kırmızı güller açtırarak üstelik.
Kusuruna bakmaz gibi görünenlerin suratına, kan kırmızı kusarsın pembe şerbetini.
İşte o anlarda azalan nedir en iyi sen bilirsin…
İlk şarkı sana gelsin derler ama ne hikmetse şarkının tamamını sana bırakmazlar, kendileri söylerler.
Sokağına yakın durakta inmek istersin biran önce yorgun yüreğinle…
Onlar sırtında bilmem kaçıncı kata kadar çıkartmanı, kapı zilini çalmanı hatta kararmış gecede suç ortağı olmanı beklerler ölçüsüzce.
Onu da yapsan, sen teşekkür beklerken, göğsüne görevli brövesini törenle asarlar.
Yürüyerek evine vardığında uyuyan çocuğun, “kahve içer misin?” diyen yoldaşına utancından ” eyvallah…” bile diyemezsin.
“Akılsız baş ve ayak meselesi” der geçersin.
Oysa yok demeyi bilemeden kendini yaşamayı ögrenemiyor insan.
İnsan istiyor.
Sevgiyle yorulmak, hürmetle boğulmak.
Hep bir koşturmaca yumağında kederden kurtulamıyor.
El elin eşeğini türkü çağırarak arıyor, millet eşlik edip halay çekiyor.
Eşek yok ama eşeklik çok.
Kimsenin hiç umurunda değil.
Olmayan şey nedense insanları mutlu ediyor.
İşte tamda bu yüzden bazen sakince gitmek gerek.
Gökyüzüne bir resim yap parmaklarınla,
Suya sevdiklerinin ismini yaz tek tek.
Güneş çıkmadan, kardan adamla konuş,
Rüzgara hayallerini anlat.
Sen yine de hiçbirine güvenme.
Uçan ve kaçan mevzusu olan acı bir hayatın içinde av da sensin avcı da.
Sağlıklı mutlu ve bol kazançlı bir hafta olsun…
Saygılarımla…
Mümtaz YURDAER
03.06.2024