Selam Dostlar…
Uzun ömürlü heyecanlara yürümek isterken şu kısacık hayatta,
yitirdiğimiz sesler ve nefesler arasında sadece birkaç hatıra ile başbaşa kalacağımızı bilemiyoruz.
Sindire sindire tadını çıkartamadığımız heyecanlarımız ve sanat eserine dönüştürdüğümüz kederlerimizle, bir teselli ver senfonisi eşliğinde heder olup gidiyoruz.
Üstelik;
İkinci baskısı olmayan, tek baskı bir yaşamda, kötülükleri yok etmek istiyor,
üstesinden gelemediğimiz arsız gülüşlerimizle yokoluyoruz.
Peki, düşlerimize hükmedecek gücü yakalayamadan ısrarla hala hayata ayar vermeye çalışmak neyin nesi?
Sınırlar uçsuz…
Hayaller zengin,
Potansiyel var.
Teorik olarak sorunda yok.
Ve herkes hayattan “promosyon” derdinde…
Lakin içimizdeki depolama alanı ve teknoloji yeterli değil gibi.
Ben ise;
Hayatın verdiği suflelere dikkat ediyor ve yine de görüyorum ki, ayakta, hayatta, yaşamakta olduğumuza teşekkür saatlerindeyim.
Sakin, sessiz, derin duygularla, kendimle başbaşayım.
Kapıyı, pencereyi, perdeyi sıkı sıkı kapatmış,
anı yaşıyor, hayatı sorguluyorum…
Güç müyüm, güçlü müyüm, var mıyım, varlıklı mıyım?
Bilemiyorum…
Bildiğim üç şey:
Kusursuz değilim ama suçsuzum..
Sorumluluklarıma olan hassasiyetimle, değerliyim…
Her şart altında coşkuluyum..
Akışta ve ilginç bir aralık anımdayım,
Gitsem dönmem, kalsam tamir edemem.
Ne diyelim hayat, hepimizin gönlüne göre versin.
Sağlıklı, mutlu ve bol kazançlı bir hafta olsun.
Saygılarımla…
Mümtaz YURDAER
27.05.2021