Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yetiştiricilik maliyeti yüksek olan narın buna uygun fiyattan alıcı bulamamasının en büyük sorun olduğunu bildirerek, “üretim planlaması yapılması, tüketim ve ihracatın artırılması, ürünün uygun şartlarda depolaması tek çıkar yol” dedi.
Bayraktar, hasadı devam eden nar konusunda yaptığı açıklamada, 1988’de 45 bin ton olan nar üretiminin 2006 yılında 91 bin, 2013’de 383 bin, 2016’da 465 bin tona yükseldiğini, 2017’de 492 bin tona ulaşmasının beklendiğini belirtti. Türkiye’de 2016’da üretilen narın dörtte bire yakını olan 111 bin tonunun Antalya’da üretildiğine dikkati çeken Bayraktar, Antalya’yı, 73 bin tonla Muğla’nın, 67 bin tonla Mersin’in, 45’er bin tonunun Adana ve Denizli’nin izlediğini vurguladı.
-“Tüketim ve ihracat üretim artışını desteklemiyor”-
Üretimdeki artışı, tüketim ve ihracatın desteklemediğini, narın yeterli fiyattan alıcı bulamamasının en büyük sorun olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tüketim 2013 yılından bu yana pek fazla değişmedi. 2000 yılında 0,8 kilogram olan üretim, 2013’de 2,7 kilograma çıktıktan sonra 2014’de 2,9, 2015’de 3,1 kilogramda kaldı. Kişi başına 3,1 kilogram tüketim yetersizdir. Nar tüketimi artırılmalıdır. Nar sağlık açısından önemli bir meyvedir. C vitamini açısından son derece zengin bir meyve olan nar, B1 ve B2 vitaminleri, potasyum, kalsiyum, fosfor ve demir de içermektedir. Nar, enfeksiyonlara karşı vücudun dirençli olmasını sağlıyor. Yorgunluğu gideriyor, enerji veriyor. Tansiyonu düzenlediği ve cildi güzelleştirdiği, kandaki şeker seviyesini dengelediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği söyleniyor. Nar, kanser riskini azaltan antioksidanlar açısından zengin bir meyvedir. Narın sadece meyvesi değil, meyve tanelerinin zarı, meyve kabukları, nar ağacı kökleri, kök kabukları ve nar ağacı dalları da sağlık açısından faydalıdır.
Bu kadar yararlı bir meyvenin çok daha fazla tüketilmesi gerekir. Tüketimin artırılması için narın faydaları konusunda tüketicilerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Narda, nar suyu, nar ekşisi, nar sosu gibi işlenmiş ürün tüketiminin de artırılması gerekir.”
-“İhracata da ağırlık verilmeli”-
Artan nar üretiminin arz fazlasına neden olmaması için iç tüketimin yanı sıra ihracata da ağırlık verilmesi zorunluluğu bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Nar yetiştiriciliğinde girdi fiyatları, bahçe bakım ve işçilik maliyeti yüksektir. Sadece iç pazar, nardaki sorunu çözmeye yetmemektedir. İhracata da destek verilmelidir. 2006 yılında 11 milyon dolar olan nar ihracatı, 2013 yılında 111,6 milyon dolara çıktıktan sonra 2014’de 108,4, 2015’de 96,6 milyon dolara indikten sonra 2016’da 103,7 milyon dolara yükseldi ama 2013 rakamına ulaşılamadı. Mevcut pazarlar olan Irak, Belarus, Almanya, Ukrayna ve Rusya’ya ihracat artırılmalı, yeni pazarlar bulunmalıdır. Ülke potansiyeli çok daha fazla nar ihracatına olanak tanımaktadır. Nar gibi değerli bir ürünün iyi bir şekilde tanıtımı yapılırsa, standardizasyon da sağlanırsa, pazar bulmada sıkıntı yaşanmaz.”
-“Üretilen narın yüzde 6,5’i çöpe gidiyor”-
Çok değerli bir ürün olmasına karşın, narda kayıpların da önemli boyutlarda olduğunu bildiren Bayraktar, “üretilen narın yüzde 6,5’i üretimde ve kullanımda kaybediliyor. 2015’de çoğu ülkenin üretim miktarın üzerinde, 28 bin 849 ton nar tüketilemeden çöpe gitti. Bu büyük bir israftır. Ürün iyi korunmalı, servet ziyan edilmemelidir. Narda hasat dönemi 20-25 günle sınırlıdır. Zamanında hasat edilmediğinde meyvede çatlamalar olmakta ve bu durum ürün fiyatını düşürmektedir. Soğuk hava depolarının yeterli olmaması da önemli bir sorundur” dedi.