
Sizlere Kayseri uyanıklığı değil ama benzer bir Antepli akılcılığından söz edeceğiz. Dilden dile dolaşır, herkes anlatır durur. Şahit olmadığımız için söylentileri aktaracağız size. Mevzu şöyle gelişir… Geçmiş zaman ama çok eski zamanlar değil. Yani Ak Parti’nin 2000’yi yılların başındaki kuruluş süreci.
Malum 2002 seçimleri gelmeden önce hatırı sayılır bir grup Gaziantepli, Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu alıp yanına gider. Çaylar içilir, sohbet koyulaşıp siyasi alanda derin mevzular ele alındıktan sonra laf gelip seçimlere dayanır. Antep heyeti hiç lafı uzatmaz, eğip bükmez. Hemen, “Efendim Anadolu’dan gelen bizler sizi müstakbel Başbakanımız olarak görüyoruz” derler.
Recep Tayyip Erdoğan yüzünde tebessümle, “Oradan bakınca öyle mi görünüyor?” diye memnuniyetle karşı bir soru yöneltir. Soruya ‘Evet’ anlamında yanıtlar veren heyettekiler, “Biz size tulum destek vereceğiz Gaziantep’ten” diye devam ederler. Recep Tayyip Bey’in çok hoşuna gider bu sözler. Hem iktidar olacağına ilişkin inancı daha da güçlenir hem de önemli şahsiyetlerin kendisine yönelik olumlu yaklaşımından çok memnuniyet duyar.
Ama Antep heyetinin bir şartı vardır. O şartta, ‘hangi kesimden, inançtan, mezhepten ve etnik kökenden olursa olsun, Antep’ten bir bakanın kabinede bulunması’dır. Recep Tayyip Erdoğan bu koşulu seve seve kabul etmiş olmalı ki, Ak Parti hükümetlerinin hepsinde mutlaka Antep’ten bir bakan yer aldı. Anımsayınız, Kürşat Tüzmen, Mehmet Şimşek, Fatma Şahin…
Bunu niye anlatma gereği duyduk. Önümüzde yerel seçimler var. Herkes vaatlerde bulunuyor. Bakanımız aday adayı ve kentin valisiyle sokak turuna çıkıyor. Adana için önemli hizmetlerden söz edip vaatlerde bulunuyor. Biz sadece karşımıza gelip destek isteyeceklerden, ‘Kazanan Adana olsun’ diyerek söz alıp takipçisi olalım yeter…