Eryap AŞ’nin CEO’su Emrullah Eruslu, “Eskişehir‘de yerleşim alanlarında, zemininin büyük bir bölümü ilk 10 metreye kadar kum, silt ve kil karışımlarından oluşuyor. Bu nedenle kentin temelde su yalıtımına diğer illerden çok daha fazla dikkat etmesi gerekiyor” dedi.
Eryap CEO’su Emrullah Eruslu: Eskişehir‘in 2. derece deprem bölgesinde olduğunu anımsatarak uyarıda bulundu. Eruslu,“Eskişehir‘de yerleşim alanlarında, zemininin büyük bir bölümü ilk 10 metreye kadar kum, silt ve kil karışımlarından oluşur. Yer altı suları binaların temeli açısından oldukça risk taşıyan bir durum ortaya koymaktadır. Bu nedenle Eskişehir’in temelde su yalıtımına diğer illerden çok daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir” dedi.
Eskişehir’de Yapıların Yüzde 85’inde Su Yalıtımı Bulunmuyor
Eruslu, “Birkaç mahallede ise zeminin killi kum ve çakıldan oluştuğu gözlenmiştir. Bu tür bir zemin oluşumu, bu zemin üzerinde yapılaşma ve dolayısıyla deprem açısından riskler taşımaktadır. Özellikle Eskişehir Ovası açısından bakıldığında Eskişehir‘de genelde sağlam sayılabilecek tabakalar ancak 20-50 metre arasında derinlikte bulunabilmektedir. Zemin suyu seviyesi yüksek olan ve sıklıkla rutubetten şikayet eden Eskişehir’de, hem binalardaki rutubet sorunu, hem de sağlam zemin konusu doğru yalıtımla çözülür” diye konuştu.
Eruslu, “Yeraltı su seviyesi çok yüksek olan Eskişehir’de yapıların yüzde 85’inde su yalıtımı bulunmuyor. Yalıtım yapılmayan binaların ömrü yüzde 50 azalıyor” dedi.
Binalardaki korozyon tehlikesine değinen Emrullah Eruslu, “Su yalıtımı olmayan binaların taşıyıcı duvarlarının içindeki demirler yıllar içinde korozyon yani paslanma nedeniyle çürüyor. Bina inşa edildikten 10 yıl sonra su yalıtımsız binalar taşıma kapasitelerinin yüzde 66’sını kaybediyor. Yani binamız içten içe çürümeye başlıyor. Bu da depreme karşı binanın dayanıklılığını düşürüyor. Bu tespit İstanbul’da 1999 depreminin ardından Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı araştırmayla da raporlandı. Rapora göre, yıkılan binaların yaklaşık yüzde 70’i korozyonun etkisiyle yıkıldı ve can kaybına yol açtı” diye konuştu.
Su Seviyesi Yüksek
Eskişehir’in yer altı su seviyesi yüksek olan bir su kenti olduğunu aktaran Eruslu, şunları kaydetti. “Yüzeye yakın zemin suyu, derin yeraltı suyu, Porsuk Çayı ve bağlantıları ile termal maden suyu birlikte bağlantılı bir sistemi bulunmaktadır. Bu kentte yüzeye yakın bölgelerde düzgün kalın kum tabakalarının suya doymuş olması durumunda zeminin taşıma gücü azalmaktadır.
Böylece depremin yarattığı fiziksel etkiler, zeminin üzerindeki yapıların yıkılmasına neden olabilmektedir ve buradaki binaların yüzde 85’inde su yalıtımı bulunmuyor, yalıtım yapılmayan binaların ömrü ise yüzde 50 azalıyor”