
İsmet R.Selçuk <ismetselcuk01@hotmail.com>
Bir zamanlar;
“Ruh çağırma seansları” modaydı…
Akşam olması beklenir…
Abdestler alınır…
Seansa katılacaklar toplanır…
Masanın üzerine;
Rakam ve harflerin olduğu kağıtlar hazırlanır…
Daire gibi dizilir…
Lambalar söndürülür…
Mumlar yakılır…
Loş ortam sağlanır…
Sessizlik ve sükunet hakim kılınır…
Dualar okunur…
Çağrılacak kişinin “seceresi” sayılır “ismi” söylenir…
İçine üflenen kahve fincanı ters çevrilir…
Masanın üzerine yavaşça bırakılır…
İşaret parmakları üzerine konulur…
Sonra da;
“Geldiysen, ‘evet’ de” diye seslenilir…
Çağrılan gelmişse;
Seans devam eder…
Gelmemişse;
İşlem tekrarlanırdı…
***
Bir de;
“Gezi Ruhu” vardır…
Bazılarının “dengesini” bozmuştur…
Bunun için “seanslar” düzenlenmez…
Gelmesi de “asla” istenmez…
Çünkü;
Yasaktır…
Ama;
Sene-i devriyesinde “önlemler” alınır…
“Meydanlar” tutulur…
“Sokaklar” kapatılır…
“Gezi Parkı”na girişler yasaklanır…
Cinayete kurban gidenler “anılmak” istenir…
Biber gazı havada uçuşur…
Bir araya gelenler coplanır…
Niye?..
“Gezi Ruhu” gelmesin diye…
***
Oysa;
“Gezi Olayları” organize bir mesele değildi…
Ustası…
Kalfası…
Çırağı yoktu…
Spontane gelişmiş…
Öfke patlaması yaşanmıştı…
“Vatandaş sokaklara” dökülmüştü…
Evde kalanlar…
Balkonda “tencere-tava” çalmıştı…
Esasında…
Kimine göre;
Eylemdi…
Kimine göre;
Eğlenceydi…
***
Bu nedenle…
Diyorum ki;
Korkmaya…
Ürkmeye…
Endişe duymaya…
Gerek yok…
Zira;
İnsanlar öyle sindirildi…
Öylesine tepkisizleştirildi ki…
Gezi de…
Ruhu da…
Sizlere ömür…
Ve…
“Ruh çağırma” seansları da düzenlesen…
Bir daha gelme şansı yok…
Bu nedenle;
Kimse panik yapmasın…
Bırakın;
İnsanlar yasını tutsun…
Öldürülen yakınını ansın…
