Vatandan, kara toprağa.
Sadece kalbi kırmayan,
beyindeki tüm sevgi hücrelerini yakan,
insanı yaşam umudundan uzaklaştıran, lanet illet…
Olgunluk;
Babadan, anadan, evlada,
Makamdan, mezara.
Uzlaşı kitabının önsözü.
Başvurulduğunda büyük keyif.
Suistimal edildiğinde kahır.
Herkese, her hal içinde mutlak lazım.
Olgun olsan bir, olmasan bin dert.
Hoşgörü;
Dine, bayrama, Ramazan’a sığdırdık.
Toplumsal genetiğimizde olmasından dolayı övünür dururduk.
Kiminin elinde satır, çocuğunun anasını doğruyor,
Kimi arabasından inmiş pompalıyla başkasını kovalıyor,
kimi sessiz doğaya, dilsiz köpeğe, kediye düşman.
Hani hoşgörüsüz olmazdı?
Nerede kaldı bilemedik…
Bütün bu olanlara biz sebep olduk.
Liyakatsızlıklarla kayboldu, onunla birlikte biz de kaybolduk gittik.
Kaos;
Küçük resimde,
Beynimizde,
Kalbimizde,
Kucağımızda,
Odamızda, evimizde.
Büyük resimde, ülkenin her zerresinde.
Sınır komşularımız ateş topu, ateş bize sıçradı sıçrayacak.
İşimizde, okulumuzda, cebimizde, aşımızda.
Caddede, sokakta, umutsuzlukla kol kola.
Ne zaman kurtulacağız?
Nasıl kurtulacağız?
Bilmiyoruz…
Sağduyu;
Tamam olalım.
Bakınız insanlar; derin bir değersizlik hissiyatında.
Bakınız insanlar; sadece hak, hukuk, adalet değil, olgunluk, hoşgörü bekliyor yönetenlerden.
Bakınız insanlar; büyük bir umutsuzluk içinde kaosun tüm evrelerini yaşayıp, kötü bir psikolojinin bataklığına saplanmak üzere.
Hal böyle iken;
Gelecek kaygısının zirveye çıktığı şu günlerde insanlardan sağduyulu olmasını beklemek çok gerçekçi değil.
Sağlıklı, mutlu ve bol kazançlı bir hafta olsun…
Mümtaz YURDAER
08.09.2025