Dr. Güngör: “Organ Bağışında En Büyük Engel Bilgi Eksikliği.”
HAYAT DEVAM ETSİN DİYE ORGAN VE DOKU BAĞIŞINA DESTEK OL…
Türkiye’de tedavileri yalnızca organ ve doku nakliyle mümkün hastaların sayısı giderek artıyor. Bu artışla birlikte organ ve doku naklinin önemi de artıyor. Organ ve doku bağışının artırılması için kamuoyunda bu konudaki bilgi eksikliğinin giderilmesi ve konunun öneminin sürekli gündemde tutulması binlerce kişinin sağlığına kavuşması için çok büyük önem taşıyor.
Türkmenbaşı Tıp Merkezi Acil Servis Hekimi Dr. Metin Güngör, organ bağışında en büyük engelin bilgi eksikliğinden kaynaklandığına dikkati çekti…
Türkmenbaşı Tıp Merkezi Acil Servis Hekimi Dr. Metin Güngör 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada organ ve doku bağışının önemine dikkat çekti. Dr. Güngör, hastanın beyin ölümü gerçekleştikten sonra kalbi durana kadar ki sürecin organ bağışı için önemli bir fırsat olduğuna dikkat çekerek organ bağışı konusunda merak edilenlere yanıt verdi…
ORGAN BAĞIŞI NEDİR?
“Organ bağışı, bir insanın organlarının bir kısmının veya tamamının, henüz sağlıklı iken, beyin ölümünün ardından başka insanlarda yararlanılmak üzere bağışlanmasıdır. Aslında doğal olarak düşünüldüğünde kan bağışından çok da farklı değildir. Hayat kurtarabilecek her organ bağışlanabilir özelliğe sahiptir.”
ORGAN BAĞIŞININ, KAN NAKLİNDEN FARKI YOKTUR
“Bir bakış açısıyla; organ bağışının, kan naklinden farkı yoktur. Hayat kurtarma anlamında, sağlıklı olan her organ bağışlanabilir. On sekiz yaşını doldurmuş ve doğru ile yanlışı ayırabilme yeteneğine sahip herkes, başta kalp olmak üzere, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, göz kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokuları bağışlayabilmekte ve bunlar günümüz tıp teknolojisinde nakledilebilmektedir. Bir kişi organlarını bağışlayarak birçok insana yaşama şansı verebilir.”
ORGAN BAĞIŞI NEREYE YAPILIR?
“Sağlık Müdürlüklerinde, hastanelerde, emniyet müdürlüklerinde (ehliyet alımı sırasında), organ nakli yapan merkezlerde, organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek vb. kuruluşlarda yapılabilir. Ayrıca yaşarken yapılabilen (böbrek gibi) organ bağışı türleri de vardır. Bağışlanan organların nakledilmesi, Sağlık Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde, bilgisi dahilinde gerçekleştirilir.”
YASAL DAYANAĞI NEDİR?
“Türkiye’de 1980 tarih ve 2240 sayılı yasa gereği organ bağışı yapılabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olmak ve bu dileğin, iki tanık önünde, sözlü olarak yapılması, genişletilmiş gönüllülük ve ayrıca bunun bir hekim tarafından tasdik edilmesi yeterlidir. Bunun için en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak ‘Doku ve Organ Bağış Belge’si alınabilir. Bu belge, genellikle nüfus kimlik cüzdanı yanında taşınarak, herhangi bir kaza durumunda doktorların, gerekli organları kurtarması sağlanmaktadır.”
Nakil yapılacak organların ‘yaşarken ve ölümden sonra’ olarak ayrılabildiğini bildiren Dr. Güngör açıklamasına şöyle devam etti;
YAŞARKEN YAPILABİLEN BAĞIŞ
“Yaşarken yapılabilen organ bağışlarında, vücudumuzda çift olması ve bağış yapanın organını vermekle, fonksiyonlarını kaybetmemesi nedeniyle böbrek transplantasyonları başı çekmektedir. Giderek taransplantasyonu çoğalan diğer organ ise, yüksek oranda yenilenebilir özelliği olan karaciğerdir. Ancak karaciğerin tamamı bağışlanamaz. Sadece bir kısmı alınabilir. Bağış yapan 19 yaşını doldurmuş ve karar verebilecek durumda olmalıdır. Bağış yapan, yapılacak müdahalenin şekli, büyüklüğü, olası tehlikeleri ve sağlığına şimdi ve daha sonra gelebilecek zararlar konusunda bir doktor tarafından, başka bir doktorunda bulunduğu ortamda aydınlatılmalıdır.”
ÖLÜMDEN SONRA BAĞIŞ
“Ölümden sonra nakil için organın alınması, ancak beyin ölümünün kesin tespit edilmesi ve izin alındıktan sonra mümkündür. Türkiye’de genişletilmiş gönüllülük yöntemi yürürlüktedir. Buna göre ortada Doku ve Organ Bağış Belgesi varsa, nakledilmek için gerekli organlar alınır, yoksa ölen kişinin akrabalarının rızası olursa ancak alınabilir. Önce ölüden kan örneği alınır. Kan grubu ve doku özellikleri tespit edilir. Bu veriler alınan organın kime nakledilebileceğinin tespiti için çok önemlidir. Ayrıca organın nakledileceği hastayı tehlikeye sokabilecek herhangi bir bulaşıcı hastalık veya organda tümör olup olmadığı da burada tespit edilir.”
Yapılan bilinçlendirme çalışmalarına karşın Türkiye’de organ bağışı düşüncesine olumlu yaklaşmayan insan sayısının küçümsenemeyecek kadar az olduğuna dikkat çeken Türkmenbaşı Tıp Merkezi Acil Servis Hekimi Dr. Metin Güngör, “Bir hayat kurtarmanın önemini gerçeklik payı olmayan nedenlere dayandırarak organ bağışından kaçmak insanlığa yapılabilecek en büyük kötülüktür.” dedi.