SIDIKA UĞURLUGÜNGÖR:
“Sera Lezzetleri, Adana’ya 25 yıldır hizmet sunan Sera Dağıtım’ın bir kolu olarak bir çok lezzeti sofralara taşıyor. Kentin ortasında, Adana’nın en eski mahallelerinden biri olan tarihi Reşatbey Mahallesi’nde, apartmanlar arasında gizli bir bahçe olarak hizmet veriyor.
Öğle saatlerinde Adana’nın kebap alternatifi olarak yöresel lezzetlerini sunuyoruz. Analı-kızlı, köfte, dolma, sarma, karnıyarık gibi bir çok lezzet sunuyoruz. Zeytinyağlı, soğuk mezeler ve özel lezzet olarak pasta sunuyoruz. Girişi mci bir kızımızla birlikte yemekleri hazırlıyoruz, pastaları da özel olarak ben hazırlıyorum. Özel yemekli toplantılara, doğum günü kutlamalarına, küçük çaplı nişan törenlerine kapımız açık. Konsept düzenlemeleri ile özel hizmet sunuyoruz. Pandemi sürecinde insanlarımız evlerinde özel sofra hazırlamak istiyor, biz onlara da hizmet sunuyoruz. Salatasından mezesine, ara yemekten ana yemeğe, böreklere, açmalara ve en son pasta ve tatlılarına kadar bir dolu lezzet sunuyoruz. Tüm bunları evlerde özel sofralar hazırlayarak yapıyoruz. İsteyen de tabaklarını mekanımıza getirip özel sunum eşliğinde evlerine götürebiliyorlar. Cumartesi günleri gruplar halinde portakal ağaçları altında sabah kahvaltısı yapmak isteyen vatandaşlarımıza da hizmet sunuyoruz.”
Adana iş dünyasında önemli görevler üstlenen, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Kadın Komisyonu Başkan Yardımcılığı, Adana Sanayici ve İşadamları Derneği (ADSİAD) Başkan Yardımcılığı, İş Kadınları Derneği (İŞKAD) Başkan Yardımcılığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) kadın girişimci kurul üyeliği görevlerini başarıyla gerçekleştiren girişimci Sıdıka Uğurlugüngör, Adana kurye ve dağıtım sektöründe bir ilki başardı. Sektör tanımının değişmesinin ardından kendini yenileyen kadın girişimci Uğurlugüngör, iş yerinin bir odasını dağıtım sektörüne ayırırken diğer bölümlerini kentin tam ortasında, yüksek katlı binalar arasında saklı bir bahçeye dönüştürdü. Boyasından badanasına kadar tüm işlerini elleriyle yapan Sıdıka hanım, oluşturduğu butik bir restaurantta Ege ve Adana lezzetlerini Adanalıların damak zevkine uygun hazırlıyor.
Bu güne kadar çalıştırdığı 100’e yakın personel ve 3 şubeyle 26 yıllık Sera Dağıtım markasına Sera Lezzetleri’ni ekleyen Sıdıka Uğurlugüngör, başarılı olamayacağını düşünen ve kendisine gülenleri mahçup etmenin hazzını yaşamıyor, tam aksine herkesi lezzet diyarına bekliyor. Çünkü Uğurlugüngör, 48 yaşından sonra girdiği mutfaktan ve aldığı eğitimlerden sonra Ege ve Adana mutfağından esintilerle birlikte kendi elleriyle yaptığı 50 çeşit pastayı özel olarak hazırlayabilmenin mutluluğunu yaşıyor.
Adana’nın Reşatbey Mahallesi’nde küçük bir sahil kasabasını andıran butik restaurantında şimdilerde yöresel ev yemekleri, ev usulü fastfoodlar, trend tatlılar ve consept pastalarıyla vazgeçilemeyecek bir mekan oluşturan, toplumsal kaygıları da yüreğinde taşıyan kadın girişimci Uğurlugüngör, şehirlerin önce güvenli konuma ulaştırılması gerektiğine inanıyor ve ardından kadınların daha özgür bireyler olarak ülkesine daha çok fayda sağlayacağına inanıyor.
İşte Sera Lezzetleri ve Sıdıka Uğurlugüngör’ün anlattıkları…
Sizi önce okurlarımız için tanıyabilir miyiz?
1994 yılından bu güne kadar iş dünyasının içerisindeyim. İlk iş hayatım şehir içi, şehirler arası ve uluslar arası kuryecilikle başladı. Sera Dağıtım adıyla hizmet sundum. E-faturaya geçildikten sonra işin tanımı değişti. Daha çok sivil toplum örgütleri, odalar ve meslek odaları ile çalışıyordum. İşlerin azalması, ekonomik bir takım daralmalar nedeniyle sektör küçüldü. Kadın girişimci olarak evde hiçbir iş yapmadan oturmayı düşünmedim. Ege’de küçük bir otel hayalim vardı ama Adana topraklarından vazgeçemedim.
Adana’nın neyi cezp ediyor sizi?
Adana için ömrüm henüz tamamlanmamış diyelim. Nereye gidersem gideyim, Adana’ya döndüğümde hep heyecan duyuyorum. Egeye gidemiyorsam, Ege’yi Adana’ya getirmeyi hedefledim.
26 yıllık süreç içerisinde kaç kişiye istihdam sağladınız? Hangi tür projelere imza attınız? Adana’yı seviyorsunuz ama Adana için neler yaptınız mesela?
Uluslar arası iş yaptığım dönemde Adana tekstilde, pamukta, tarımda adeta uçtuğu dönemi yaşıyordu. O dönemde ciddi istihdam sağladık. 25 personel, 3 şubeyle Adana’dan 1 ton numune evrakları veya numuneleri uçak kargoyla yurtdışına gönderiyorduk. Sonra 15-20 fabrika kapandı o dönemde biliyorsunuz. Bu fabrikalar kapanmadan önce Avrupa’ya tüm evrak ve numunelerini Sera Dağıtım taşıyordu. Çok önemli işler yapıyorduk. O evrakların her biri ülkemize, Adanamıza döviz girdisi sağlıyordu. Çünkü o evraklar işleme girmeden ihracat anlaşması yapılamıyordu. Ekip olarak kumaş, konfeksiyon ve pamuk numunelerini tüm Avrupa’ya gönderirken büyük bir heyecan duyuyorduk. Maalesef ekonomik krizle birlikte bir çok fabrika kapanınca bizim işlerimiz de sekteye uğradı.
Sadece piyasaların daralması mı sizi etkiledi? Kadın girişimci olarak zorluk mu yaşadınız?
Piyasaların daralması önemli bir etkendi. Yanı sıra uluslar arası dev firmalar da vardı. Güçlerini yurtdışından alan firmalara karşı hem bir kadın girişimci olarak hem de arkasında büyük güçler olmayan firma olarak zorluklar yaşadım. Ama asla pes etmedim. Bu kez kaliteli uçak kargo yapmaya başladım. Ankara, İstanbul ve İzmir’e uçak kargo hizmeti sunmaya başladım. Çok zorlandım tabii ki…
Sizi tanıyanlar sadece Sera Dağıtım olarak biliyordu değil mi?
Evet beni öyle tanırlardı ama Sera Dağıtım’dan önce ulusal ve uluslar arası evrak ve numune kargoda bir marka idim aslında. Sera Dağıtım’dan önce İngiliz bir şirketin Türkiye temsilcisiydim. Sera Dağıtımla birlikte tüm meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin bültenlerini, gazetelerini, davetiyelerini, yerel gazetelerimizin günlük haftalık gazetelerini, dergilerini dağıtmaya başladık. Adana’da aylık 100 ila 300 bin arasında evrak dağıtıyorduk. Poşetleme yaptık, etiketleme yaptık. 26 yılımızın 20 yılı kurye ve dağıtım sektörüne hizmetle geçti.
Adana’da bu alanda bir boşluk vardı sanki. İlk siz mi yaptınız bu işi?
Adana’ya ilk ben getirdim diyebilirim. İstanbul’daki motokuryeleri inceledim. Adana’da bu iş olur mu diye düşündüm. Hatta bana güldüler. Bu işi yapamayacağımı düşündüler. Ama biz özel ulak hizmetiyle tüm büyük firmaların açılışlarını, dağıtımlarını yaptık. Bu konuda hem girişimci hem de bir kadın olarak ilki başardım. Bu nedenle kendimle de gurur duyuyorum.
Sonra Ege’ye gitmek istediniz ama olmadı. Ege’yi buraya getirebildiniz mi?
Kurye ve dağıtım alanında sektör tanımı değişince biz de kendimizi yeni bir alana kaydırmak zorunda kaldık. E-fatura, e-bülten, e-dergi, e-dağıtım olunca ve mailler başlayınca, mail listeleri oluşunca, whatsap da çıkınca doğal olarak bizim sektör tıkandı. Sonra emeklilik hayalimize geri döndük. Adana’da doğal ürünler yapmaya başladık. Doğal ürünler tamamen benim hobimdi. Annem ve anneannem keyifli işle yapardı. 48 yaşına kadar mutfağa girmeyen biri olarak bir şey bilmediğimi sanırdım. Ama içimde bir ruh varmış. Annem rahmetli olmadan önce reçel ve meyve suları yapımını öğretti. Önce herkese ücretsiz dağıtmaya başladım. Ardından para kazanmaya başladım. Özel pastalar yapmak için yoğun bir eğitim aldım. Sera Dağıtım Merkezi’nin bir odasını dağıtıma ayırdım.Boya, badana işlerini de kendim yaparak merkezin geri kalan bölümünü butik bir restauranta çevirdim. Reşatbey’de, büyük binalar arasında, saklı bir bahçede, portakal ağaçları arasında daha çok Ege lezzetlerini sunmaya başladık. Pastaları özel olarak ben hazırlıyorum. Hem yerel pasta ve tatlıları, hem de dünya trendlerini takip ediyorum. Pasta ile ilgili sürekli denemeler yaptım. San Sebastian pastasında 50. denememi yaptığımı söyleyebilirim. Şimdi bu pastada kendime çok güveniyorum. Tüm misafirlerimize de öneriyorum. Şam tatlısı, sütlaç, sütlü tatlılar hazırlıyorum. Pandemi döneminde pasta üzerine online pasta eğitimleri almaya devam ettim. Şimdi sipariş üzerine de çalışıyoruz. Konsept pasta da yapıyoruz. Doğum günleri, evlilik yıldönümleri, sünnet, nişanlarda hem pasta hem yemek hem de tatlı organizasyonları yapabiliyoruz.
Kaç çeşit pasta yapıyorsunuz?
Restaurantımızda her günün menüsüne özel bir pasta ekliyorum. 50’ye yakın pasta çeşidiyle Adanalılara hizmet sunuyoruz.
Son dönemlerde İstanbul Sözleşmesi tartışması yaşanıyor. Siz de bir kadın ve iş dünyasında emeği olan bir girişimci olarak ne düşünüyorsunuz? Tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önce bir kadın, evlendikten sonra anne ve daha çok sorumluluk sahibi olarak Türkiye’de gerçekten büyük zorluk yaşıyorsunuz. İş hayatına atıldığınızda sorumluluğunuz daha çok artıyor. Toplumsal mutluluğu da göz önüne alan kadınlarımız gerek iş hayatında, gerek sosyal projelerde önemli işlere imza atar. Ben de bu işlerin içerisinde yer alan biri olarak kadınlarımızın her alanda ön planda olması gerektiğine inanıyorum. İş dünyasında maalesef kadına ek katkılar ve destekler sunulmuyor. Türkiye şartlarında özellikle iş dünyasında kadına pozitif ayrımcılık gösterilmek zorunda. Diğer taraftan kadına şiddeti hayatın her alanında yaşıyoruz. Ekonomik özgürlüğünü sağlayamayan kadınlar daha çok öteleniyor, daha çok şiddet görüyor. Ben, önce şehrimin ve ülkemin güvenliğinin sağlanması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’de kadın girişimci sayısı çok az. Kadın-erkek eşitliğine inanan bir insanım ama çalışma şartları, yaşam hakkı ve hatta emeklilik şartları dahi eşit olmayınca kesinlikle kadınlarımıza pozitif ayrımcılığın olması gerekiyor. Kadının elinin değdiği her şeyin daha güzel olacağına inananlardanım. Yaptığımız işlerle, bakış açımızla ve insani değerlerle her zaman daha iyisini yaptığımızı düşünüyorum.
Bu anlamda kadın erkekten daha mı güçlüdür? Güç sadece fiziki olarak değerlendirilemez mi diyorsunuz?
Kesinlikle fiziki gücün çözüm olmadığını görüyoruz. Kadın olarak erkeklere karşı siyasette, iş dünyasında belki de 10-0 geride başlarken azimle, inançla büyük işlere imza atıldığına tanık oluyoruz. Siyasette kota olmalı ama sadece kadın olduğu için değil başarılı, üretken, girişimci kadın olduğu için kotaya dahil edilmeli. Özellikle de kotayı doldurmak için kadınların seçilemeyeceği sıraya konulup kotaya uyulduğunun belirtilmesine de karşı çıkıyorum. Kadın, önce evini, sonra mahallesini, çevresini, ilçesini, şehrini, bölgesini ve ülkesini tüm kötülüklerden en iyi şekilde korur, en iyi şekilde temsil eder.
Teşekkür ederiz sayın Uğurlugüngör…
Bana özel yer ayırdığınız için asıl ben size teşekkür ederim.