Referandumu geride bıraktık ancak tartışmalar bitecek gibi görünmüyor. Bugün sizlere merhum üstadımız Çetin Altan’ın bizlere miras bıraktığı yol gösterici sözü ‘Enseyi karartmayın’ cümlesiyle selamlamak istiyorum. Biraz şiir, biraz keyifle öncelikle hepinize en içten dileklerimle ‘merhaba’ demeliyim…
Kara kışın mutlaka bahara yenileceğini gördüğümüz günleri yaşıyoruz. Nisan ayı tüm heybetiyle, şefkatiyle bizleri kucaklıyor şimdi. Büyüleyici kokusuyla narenciye ağaçları başımızı döndürüyor. Büyük şairimiz Ahmed Arif’in tüm zorluklara inat direnç ve yaşamı öğütlediği ‘Dağlarına bahar gelmiş memleketimizin’, daha ne olsun? ‘Yaşadın mı derinlemesine yaşayacaksın hayatı’ diyen Ataol Behramoğlu’nun dizeleri, bizleri umutlu yarınlara taşıyor.
Ekonomik göstergeler olumsuz, siyasi arena kaynıyor, sosyal yaşam felce uğramış. İçimiz parçalanıyor ama karamsar mıyız? Elbette hayır! İşte tam da bu nedenle enseyi karartmamalıyız. Çünkü biliyoruz ki, gecenin zifiri karanlığı mutlak suretle doğan güneşe yenilir. Her zaman zafer bıkmadan usanmadan mücadele edenlerindir.
İnanın bu satırları bana bahar yazdırıyor. Efil efil esen bahar rüzgarı, ılık bahar güneşi umutsuzluk bulutlarını dağıtıyor. Ne mutlu, bugünleri yaşıyoruz. Uzatmamalıyım belki. Belki de sizleri Cahit Sıtkı Tarancı’nın bahar dizeleriyle baş başa bırakmalıyım.
“Damlardaki kar, saçaklardaki buz ,
Kanı kaynayan suya dar geliyor.
Haberin var mı? Oluklardan
Akan su sesinde bahar geliyor.
Duy güneyden estiğini rüzgarın;
Göreceksin neler olacak yarın.
Yuvada çırpınan yavru kuşların
Uçmak hevesinde,
Bahar geliyor.”