Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım…
SORULARLA ŞİİRİN VE ŞAİRİN KISA TARİHİ: Türk dili her zaman şair ve şiirle yaşadı… Türk edebiyatının kronolojisi, şiir ve şairin de saçaklanışıdır…
//
YANIMDA KAL: Yazar üçüncü öykü kitabında, okuru etkisi ömür boyu süren bağların kurduğu bir saklambaç oyununa davet ediyor.
//
ECİNNİLER: “Ecinniler, Rus edebiyatı ya da yüksek lisans üzerine yazılmış en komik kitap olabilir.” Benjamin Kunkel.
//
BUNUN ADI GİRDAP: Kitap, sırtını şiire dayamış zengin ve akıcı diliyle tek solukta okunacak otobiyografik bir anlatı.
//
SÜVEYŞ KANALI VE OSMANLI İMPARATORLUĞU: Yazarın çalışması aynı konuda yazılmış çok sayıda eserden ayıran, yazarın bugüne kadar ihmal edilmiş Osmanlı kaynakları ve dönemin Osmanlı basınında yaptığı titiz arşiv çalışmasıdır.
//
TANRI MİSAFİRLERİ OTELİ: İstanbul’un ve başka kentlerin arka sokaklarındaki zorlu koşullara rağmen bildiklerini okumuş, bütün engellere tutkularıyla direnmiş, sıradanlaşmamış insanların öyküsü…
İşte o kitaplar;
//
Türk dili her zaman şair ve şiirle yaşadı…
BAHANUR Garan Gökşen’den SORULARLA ŞİİRİN VE ŞAİRİN KISA TARİHİ- SORULARLA KISA TARİH. Şiir ve şair… Sözün doğuşundan beri ikisi de yan yana… Türk dili her zaman şair ve şiirle yaşadı… Türk edebiyatının kronolojisi, şiir ve şairin de saçaklanışıdır… Peki hem şiir hem de şair devir devir nasıl ortaya çıktı? Elinizdeki kitap belirli sorular etrafında bu eksende konumlanıyor. Böylece okurlarına şairin ve şiirin ne olabileceği bakışını sunuyor… Türk kültürünün köklü ayağını kuran bu iki meselenin kavramsal yolculuğunu takip etmekle şairin ve şiirin yolculuğu, tarihin estetik izdüşümüne dönüşüyor… Bazen yüksek sesle, bazen içe doğru… Bazen uzak bir geçmişte, bazen yanı başımızda… Türk şiiri ve şairi, geçmişten günümüze, yeniden cevaplanıyor… 192 SAYFA.
(KAPI YAYINLARI)
//
Ayaklarım neden beni buraya sürükledi?
EYLEM Ata Güleç’ten YANIMDA KAL. Yürüyüşe çıkmış gibi değil de belli bir yere ulaşmaya çalışır gibi hızla yürüdüğümü fark ediyorum. Demirciler Çarşısı’na yaklaşmışım. Bir an durup bunun ne anlama gelebileceğini düşünüyorum. Ayaklarım neden beni buraya sürükledi? Yıkılan ve yerine yenilerinin yapıldığı evlerle yıkılmayı bekleyen evlerin bir arada bulunduğu sokağın başında duruyorum. Yıkılmayı bekleyen evlerin harap duruşu geçmişten geleceğe uzatılmış sızlayan ince bir damar gibi. Duvar dibinden yürümek bizim ailenin adım atmaya başlayan çocuklarına öğrettiği ilk kuraldır. Duvar dibinden yürüyerek çarşıya giriyorum. Yazar üçüncü öykü kitabında, okuru etkisi ömür boyu süren bağların kurduğu bir saklambaç oyununa davet ediyor. Oyun, kendini dünyaya, yaralanmaya açanların uyumsuz bir ritimde tökezlemelerini, düşmelerini ve birbirlerine sarılarak yeniden kalkmalarını takip ediyor. Yazarın yazını duvar aralarından kısık gözlerle bakan kertenkelelerde, içine saklanılan aynalı dolaplarda, iğde ağaçlarının altında bulduklarıyla güçleniyor. 96 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//
Hayata dair mühim soruların yanıtları
ELİF Batuman’dan ECİNNİLER: RUS EDEBİYATI VE OKURLARIYLA MACERALAR. Yazar, Amerika’da “2010’un En İyi Kitapları” listelerinde yer alan ilk kitabı Ecinniler’de, öz yaşam öyküsü, gezi günlüğü, deneme, eleştiri ve inceleme biçimlerini incelikle iç içe geçirerek sadece entelektüel birikimini değil, aynı zamanda “Rus edebiyatı ve okurlarıyla maceralar”ını aktarıyor. Yeri geliyor Tolstoy’un atalarının malikânesindeki olası bir cinayeti araştırmasını izliyoruz, yeri geliyor Stanford, İsviçre ve St. Petersburg’a doğru yol alıyor, Puşkin’in Kafkasya’daki gezintilerinin izini sürüyor; Eski Özbekçede neden ağlamak fiili için yüzlerce farklı kelime bulunduğunu öğreniyor ya da Neva Nehri’nin üzerine inşa edilen 18. yüzyıldan kalma bir buz sarayını görüyoruz. Aşk ve roman, tarihte birey, yüksek lisans öğrencisinin varoluşsal krizleri: Hepsi Ecinniler’de yerini buluyor. Puşkin’den Platonov’a kadar en sevdiği yazarların izinden giden yazar, büyük edebiyatçıların eserlerinden yaptığı okumaları onların hayatlarının hüzünlü ve komik hikâyeleriyle ustaca birleştirerek hayata dair mühim soruların yanıtlarını arıyor. “Ecinniler, Rus edebiyatı ya da yüksek lisans üzerine yazılmış en komik kitap olabilir. Sayfaları bir bir okurken bazen öyle eğleniyorsunuz ki yazarın doğal kalemi ve zekâsına imrenmeyi bile unutuyorsunuz. Kuşağının en iyi yazarlarından biri olduğunu belirtmeye gerek bile yok.” Benjamin Kunkel. 304 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
//
Birbirine değdikçe bir diğerini alaşağı eden yaşamlar
AYFER Feriha Nujen’den BUNUN ADI GİRDAP. 70’lerde soğuk bir yetimhanenin izbe banyosunda küçük, kendine kapanmış çıplak bir beden buzdan çözülmüş bir suyun çığlığıyla karşılık verir hayata. Teninin altına yerleşen soğuğu hiçbir dokunuş ısıtmayacaktır artık. Geçmişten çıkıp gelen hala, genelev emekçisi Leman ve aşığı İbrahim… Talih, Nazmi Hoca, Nilgün ve diğerleri. Kapı önünde kalmış bir protez bacak… Ölümler, intiharlar… Birbirine değdikçe bir diğerini alaşağı eden yaşamlar. Birbirinden kopmaya çalıştıkça hepsi bir girdabın içerisinde savrula savrula aynı karanlık noktaya doğru akıyorlar. Anlatıya eşlik eden hüzünlü, sarı Murat 131’in dikiz aynasında parçalanmış, kayıp bir ailenin trajedisi akıyor. Kitap, sırtını şiire dayamış zengin ve akıcı diliyle tek solukta okunacak otobiyografik bir anlatı. Yazarın şair dilinden damıttığı ilk roman. Jaklin Çelik. 176 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//
Süveyş Kanalı projesi ve inşa süreci
FARUK Bilici’den SÜVEYŞ KANALI VE OSMANLI İMPARATORLUĞU. Süveyş Kanalı 17 Kasım 1869’da Fransa İmparatoriçesi Eugénie’nin de katıldığı büyük törenlerle açıldı. 1859’da başlayan ve yaklaşık on yıl süren yapımı hem Büyük Britanya, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasında hem de doğrudan Mısır Hıdivliği ile Babıâli arasında çeşitli ihtilaflar, müzakereler ve uzlaşmalarla şekillenen uzun bir süreç olmuştu. Yazarın bu çalışmasını aynı konuda yazılmış çok sayıda eserden ayıran, yazarın bugüne kadar ihmal edilmiş Osmanlı kaynakları ve dönemin Osmanlı basınında yaptığı titiz arşiv çalışmasıdır. Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu eksik kalmış bu yönü tamamlamakta, Süveyş Kanalı projesinin ve inşa sürecinin İstanbul’dan ve Kahire’den nasıl görüldüğünü gözler önüne sermektedir. Yazar, “Avrupalı alacaklıların Mısır ve Osmanlı maliyesine tamamen hâkim olmalarına karşı Osmanlı İmparatorluğu’nun gösterdiği son direnişi” temsil ettiğini belirttiği Süveyş Kanalı sürecini, Babıâli, Britanya ve Fransa hükümetleri, Avrupa’daki Osmanlı sefirleri, proje sahibi ve Süveyş Kanalı Şirketi’nin kurucusu Ferdinand de Lesseps ile Mısır Hıdivi İsmail Paşa arasındaki yazışmalar ve Osmanlı kaynaklarındaki çeşitli belgeler üzerinden takip ederken, dönemin Osmanlı basınına da yer veriyor. Süveyş meselesiyle Tanzimat döneminde karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti’nin tavrını, öncelikle hükümranlık haklarıyla ilgili kaygılar belirlemişti. Kanal’ın deniz ticaretine ve seyrüsefere açılmasıyla dünya ekonomik sistemiyle bütünleşecek Mısır’ın İstanbul ile olan bağlarının gevşeyeceğinden endişe ediliyordu. İki deniz arasında seyredilebilecek yeni bir yolun açılmasının Batılı güçlere er geç Mısır’a müdahale imkânı tanıyacağını düşünen Babıâli, bunun da Mısır’daki hükümranlığını kaybetmesine neden olacağına inanıyordu. Tarih bu endişelerin yerinde olduğunu kanıtladı. 240 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
//
Hiçbir kurgu kitaptaki öyküler kadar etkileyemez
TİMUR Soykan’dan TANRI MİSAFİRLERİ OTELİ. Yazar arka sokaklarda gezerek insan öyküleri biriktirdi. Amele profesörü, yerli Indiana Jones’ları, kravat saçları ülkücü bıyığı olan Ayşe’yi, inşaatlarda kalmak için heykeller yapan sanatçıyı, şarkı sözü dükkânı açan şairleri, bekâr odalarında yaşayan yoksul gençleri tanıdı… Bazı insanlar girişini bilmese, gelişmesini hatırlamasa, sonucunu önemsemese bile hayatlarını bir öykü gibi işler. Yazara sadece dinleyip, yazmak kalmış. Okuyacaklarınız, kurgulanmış birer ‘öykü’ değil. Zaten hiçbir kurgu Tanrı Misafirleri Oteli’ndeki insanların öyküleri kadar derinden etkileyemez insanı. Yazarın kitabı aynı zamanda bir belgeleme çalışması. İstanbul’un ve başka kentlerin arka sokaklarındaki zorlu koşullara rağmen bildiklerini okumuş, bütün engellere tutkularıyla direnmiş, sıradanlaşmamış insanların öyküsü… 144 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)
//