DOLAR42,5158% 0.03
EURO49,5537% -0.1
STERLIN56,7629% -0.03
FRANG52,9188% 0.06
ALTIN5.774,58% 0,38
BITCOIN91.163,44-1.894

DURAK’A 6 ŞUBAT MUHTIRASI-İsmet R.Selçuk yazdı

Yayınlanma Tarihi :
DURAK’A 6 ŞUBAT MUHTIRASI-İsmet R.Selçuk yazdı

Her ne kazar “Tarihi, tarihçiler yazar” deseler de, gazetecilerin de yakın zamanda tanık oldukları tarihi nitelikteki olayları yazmaları doğaldır…

Aslında “Tarihi, tarihçilere bırakmak gerekir” de denilebilir bu cümleye…

Siyasetçilerin konuya müdahil olmaması, ‘kriz’ çıkmaması için böyle bir fikir ortaya atılmıştır…

Doğrudur da…

Siyasetçi “krizi”,” fırsata” çevirmek için uygun anı bekler… Zaman, zemin hazır olduğunda başlar yaygaraya… Böylece toplumlar gerilir, birbirlerine düşmanca tavır içerisine girerler, savaş olasılığı doğar…

Bunun “başlıkla ne alakası var?” dediğinizi işitir gibiyim…

O zaman geçelim esas meseleye…

Tarihçi değil, gazeteciyim…

Tarihi yazmak “haddim” değil ama, yaşadığım olayları da görmezlikten gelemem…

Yakın tarihte yaşanan “muhtıra” konusunu atlatmaya başlayalım…

“Muhtıra”nın sözlük karşılığı; ikaz-uyarı anlamını taşır…

Genellikle de askerin, sivil otoriteyi uyardığı zamanlarda “anlamını” tam bulur…

Sivilin; sivile, çalışanın; en üst yöneticisine “muhtıra” verdiği pek görülmemektedir…

Tarih 2009…

Yerel seçimlere 35 gün kalmıştı…

Aytaç Durak, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışına MHP adayı olarak girmişti…

Karşısında iki güçlü aday daha vardı.

İşler yoğun mu, yoğun…

Tempo, yüksek mi, yüksekti…

Belediyenin diğer birimleri “seçim uykusuna” yatarken, Basın Bürosu’ndaki çalışma her zamanki gibi cumartesi-pazar, tatil-bayram, gece-gündüz demeden hummalı şekilde sürmekteydi.

Tek beklentileri “huzurlu” bir ortamda görev yapmaktı…

Huzur bozulduğu zaman, motivasyon kaybolur, performans düşer, doğal olarak işler yürümez hal alır…

Aytaç Durak, “duayendir”, “bilgedir”, “babadır”…

Onunla çalışmak “yoğunluktur”, “yorgunluktur” ama “ayrıcalıktır”, “keyiftir”…

Tek sıkıntı Aytaç Durak’ı hiç yalnız bırakmayan oğlu Gökhan Durak’tır…

Bildiğim kadarıyla belediye işlerine karışmaz ama, her seçimde babasının yanındadır, destekçisidir…

Seçim kampanyalarında hep öndedir…

O dönemlerde özel işlerine ara verip, seçime odaklandığı için; çalışanların da daha çok tempoyu, daha fazla özveriyi göstermesini beklemektedir…

“Gerginlik” ve “huzursuz” çalışma ortamı yetmiyormuş gibi Gökhan Durak’ın “Buradan karşı adaya bilgi gidiyor” iddiasını ortaya atması, çalışanları zan altında bırakması, Basın Bürosu’na bomba gibi düşmüştür…

Sonra ne mi olmuştur?

Birinci ağızdan, yani benden dinleyin o zaman…

“Huzursuz” çalışma ortamı nedeniyle “fikir” üretemez hale gelen “fikir işçileri” olarak bir de üstüne “ihanetçi” damgası da yiyince 6 Şubat 2009 günü hemen toplandık. Ben, Abdurrahim Haklıkul, Hamdi Şölen, Savaş Harput ve Necmettin Uçar, işi bırakma kararı aldık.

Diplomatik bir dile yazdığımız “sitem” dolu “istifa” dilekçemizi imzalayarak Özel Kalem Müdürü Gökçen Aydın aracılığıyla Aytaç Durak’a ilettik. Özel eşyalarımızı toplayıp, cep telefonlarımızı kapatıp belediyeden uzaklaştık.

Beklenmedik “davranış” önce Aytaç Durak’ta, sonra da belediye bürokratlarında şok etkisi yarattı. Çabuk toparlanan Aytaç Durak, hepimizin çok sevdiği ve saygı duyduğu Nurettin Çelmeoğlu’nu devreye soktu.

1 gün sonra Nurettin abi bize ulaştı. Durak’ın bizlere ihtiyacı olduğunu kendine özgü üslubuyla uzun uzun anlattı ve “Hepiniz haklısınız. Huzurlu çalışma ortamı kalmadı. Hadi siz istifa edip gidiyorsunuz. Sayın Başkanımız nereye gitsin?”dedi. Çalışma şartlarının düzeleceğini, Aytaç bey ile kendisinin kefil olduğunu söyledi.

Verilen söz üzerine 2 gün sonra yeniden işbaşı yaptık, çalışma koşulları normale dönmüş, “ihanetçi” iddiasının sahibi geçici süreyle çevremizden uzaklaştırılmıştı.

Çalışanların; en üst yöneticisine verdiği “muhtıra” da amacına ulaşmıştı…

Bu işten hem bizler, hem Aytaç Durak memnun kalmıştı…

Zira; “muhtıra”, esasında “başkana” değil, dolaylı olarak “başkasına” verilmişti…

Sonra mı?

Sonra işler “tıkır tıkır” yürümüş, Aytaç Durak çok az bir farkla da olsa seçimi kazanmıştı…

İsmet R. Selçuk
ismetselcuk01@hotmail.com

 

YORUM YAP