Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Şubat Dünya Bakliyat günü dolayısıyla
görüntülü basın açıklaması yaptı.
“Beslenmede baklagillerin önemi tartışılmaz” vurgusu yapan Bayraktar,
açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Yağ oranı düşük, karbonhidrat oranı yüksek ve besleyici olan baklagiller,
beslenmede bitkisel proteinin ana kaynağını oluşturuyor. En çok protein içeren
besin gruplarından olan baklagiller günümüzde sağlıklı beslenme konusunda
önemini artıran ürün grubudur.
Baklagillerin her biri ayrı besin değerlerine sahip olmanın yanında ülkemizin
kültürel değerleridir. Son yıllarda ülkemizde sağlıksız fast food ve hazır gıda
tüketiminin artmasıyla baklagiller diyetisyen ve doktorlar tarafından daha fazla
önerilmeye başlandı.
Baklagillerin toplum olarak öneminin vurgulanması amacıyla, Birleşmiş
Milletler tarafından 2016 yılı ‘Uluslararası Bakliyat Yılı’ olarak ilan edildi ve takip
eden süreçte her yıl 10 Şubat günü ‘Dünya Bakliyat Günü’ olarak belirlendi.”
“Dünyada her 4 kişiden birinin protein kaynağı”
“Baklagiller dünyada 2 milyardan fazla insan için önemli bir protein kaynağıdır.
Bu rakam dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.
Baklagiller dünyada yaklaşık 96 milyon hektar alanda 96 milyon ton üretimle,
ortalama 135,2 milyar dolarlık piyasa değeri, 14,6 milyar dolar ihracat ve 16 milyar
dolar ithalat değeri olmak üzere toplam 30,6 milyar dolarlık dış ticaret değerine sahip
bir ürün grubudur.
Dünya toplam baklagil üretiminde yüzde 28,8’lik payla Hindistan ilk sırada yer
alıyor. Ülkemizin toplam baklagil üretiminden aldığı pay yaklaşık yüzde 1,3
civarındadır.
Türkiye’de üretimi gerçekleştirilen 7 çeşit yemeklik baklagiller arasında en fazla
üretilenler nohut, kuru fasulye ve mercimektir. Baklagil üretimi ülke geneline yayılmış
olsa da Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin
güneyinde yoğunlaşmıştır. Genel olarak, kırmızı mercimek Güneydoğu’da, yeşil
mercimek İç Anadolu’da, bakla Ege ve Güney Marmara’da, nohut ve kuru fasulye ise
birçok bölgemizde yetiştiriliyor. Toplam yemeklik baklagil üretiminin, yüzde 44’ünü
nohut, yüzde 30 buçuğunu kırmızı mercimek, yüzde 20,6’sını kuru fasulye
oluşturuyor. Geri kalan yüzde 4,9’unu ise yeşil mercimek, bakla, bezelye ve börülce
oluşturuyor.”
“Son 34 yılda baklagil ekim alanları yarıya indi”
“Ülkemizde 1990 yılında toplam 20 milyon dekar olan baklagil ekim alanı
bugüne geldiğimizde 9 milyon dekara geriledi. Yani ekim alanlarında yüzde 55,4
oranında azalma yaşandı. Aynı şekilde üretimde de yüzde 34,8 oranında bir gerileme
gerçekleşti.
Tarım ve Orman Bakanlığının girişimleriyle 2016 yılı FAO tarafından
‘Uluslararası bakliyat yılı’ olarak ilan edilmişti. Bu yıldan sonra baklagillerde ekim alanlarının artırılmasına yönelik yapılan çalışmalar yapılsa da belirli ürünlerde
istenilen düzeye maalesef ulaşılamadı. Halen üretim açığı yeşil mercimekte yüzde
49, kırmızı mercimekte yüzde 43 oranındadır.”
“En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagillerde ithalatçı
olmamız kabul edilemez”
“Et fiyatlarının yüksekliği karşısında halkımız baklagil tüketiyor. Üretim tüketimi
karşılamıyor.
Alternatif protein kaynağı olan baklagillerde de ithalat artarak devam ediyor.
Baklagillerde son 5 yılda toplam ithalatımız yüzde 90,6 oranında artarak 702 bin ton
oldu. Yine son 5 yılda baklagil ithalatına ödediğimiz tutar yüzde 227,6 oranında
artarak 544 milyon dolara ulaştı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
İnsanımızın protein ihtiyacı karşılamasında önemli bir yere sahip olan
baklagillerin üretimini artırmak zorundayız. En önemli protein kaynaklarından olan et
ve baklagilde ithalatçı olmamız kabul edilemez. Halkımızın sağlıklı beslenmesi için bu
temel gıda ürünlerinde üretim artırılmalı, ithalattan vazgeçilmelidir.
Ayrıca tüketicilerimizin ucuz gıdaya ulaşabilmesi için üretici tüketici arasındaki
makas kapatılmalıdır. Nitekim son yaptığımız çalışmada baklagillerde de bu makasın
çok açık olduğu görülüyor. Üreticide 17 buçuk lira olan kırmızı mercimek 47 liraya, 29
buçuk lira olan nohut 76 liraya, 29 lira olan kuru fasulye 85 liraya, 26 lira olan yeşil
mercimek 64 liraya markette satılıyor.
Protein ihtiyacının yeterince karşılanması bakımından üreticide ucuz olan bu
ürünleri tüketicilerin pahalı yemesi kabul edilemez.
Bu gibi temel gıda ürünlerine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı, marketlerde
tavan fiyat uygulaması getirilmelidir.”
“Baklagillere verilen prim desteği 5 yıldır artırılmıyor”
“Ülkemizde baklagiller üretim maliyetlerinin yüksekliği ve alternatif ekilen
ürünlerden elde edilen kazancın daha yüksek olması üreticilerin baklagil üretiminden
uzaklaşmasına neden oldu.
Ülkemiz baklagil ihracatında görülen azalış hem üretimde yaşanan sorunlar
hem de dünya piyasasında rakip ülkelerin elde ettikleri rekabet üstünlüklerinden
kaynaklanıyor.
Baklagil üretimini arttırmak ülkemizi önce kendine yeter, sonrasında ihracatçı
ülke konumuna getirir. Bunun için baklagiller üretim planlamasında öncelikli ürün
grubuna alınmalıdır.
Kurak ve yarı kurak alanlarda nohut ve mercimeğin, sulu alanlarda ise
fasulyenin ekim nöbetine girmesi sağlanmalıdır.
Baklagillere verilen prim desteği kiloya 50 kuruş olarak veriliyor. Ancak bu
destek 2018 yılından bu yana değişmedi. Verilen desteklerin amacına uygun olması
için günün şartlarına göre artırılmalıdır.
Baklagillerde ülkemizin arz güvenliğini ve üretimin devamlılığını sağlamanın
yolu, üreticiyi memnun edecek bir fiyatın piyasada oluşmasıdır. Bu nedenle hasat
dönemine yakın baklagil ithalatı yapılmamalı, piyasanın dengesi bozulmamalıdır.
Ülkemizin az da olsa yapmış olduğu baklagil ihracatında yurt dışı piyasaların
talepleri göz önünde bulundurularak istenen kalitede ve Türkiye orijinli ürün üretimi
teşvik edilmelidir.
Geçmiş yıllarda uygulanan nadas alanlarda üretim uygulaması yeniden
başlatılması, sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması ve tohum desteğinin
artarak devam etmesi gereklidir.”