VURAL KÖSE GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ
100. Yıl Mahallesi’nde yıllar önce temeli atılan ancak bir türlü bitirilemeyen ve halk arasında Cemevi olarak bilinen Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı binasında, Soner Çetin’in Çukurova Belediye Başkanlığına seçilmesinin ardından hummalı bir çalışma başladı. Yüzde 85’i bağışlarla ve yardımlarla bitirilen binanın Muharrem orucu sonuna kadar tamamlanıp hizmete açılması planlanıyor. Vakıf Başkanı Sayım Yılmaz, Aynı anda birçok farklı etkinliğin bir arada yapılabileceği kültür merkezi ve Cemevi binasının Alevi-Sünni ayrımı yapılmadan tüm vatandaşlara hizmet vereceğini söyledi.
Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmediğini ancak Alevilerin inançları konusunda hiçbir şekilde taviz vermeyeceğinin altını çizen Yılmaz, camilere de karşı olmadıklarının altını çizdi. Yılmaz, “Yol bir sürek binbir. Yani Yol Allah yolu, ibadet binbir çeşit . Biz semah yaparak, sen camiye, öbürü kiliseye giderek … Bizim inancımızda da Allah’a ulaşmak cemle oluyor. Herkes ibadetini yapsın ama biz de inandığımız şekilde ibadetimizi yapalım istiyoruz. Biz, yedi ulu ozanlarımızın gittiği yoldan gitmek istiyoruz” dedi.
Hz.Ali’yi sevmenin Alevilik olmadığını belirten Sayım Yılmaz, Alevilerin yolunun Hz. Ali’nin yolu olduğunu vurguladı. Aleviliğin zorunlu din derslerinde yer almasını “Sünni bir vatandaş Aleviliği ne kadar tanımlayabilir. Bu ne kadar doğru” sorusuyla değerlendiren Yılmaz, “Bir çocuğa gidip ‘Alevilik bu’ dediğiniz anda her şey o anda kopuyor ve bu bir dayatma oluyor. Biz buna karşı çıkıyoruz. Zorunlu din dersi olmaz ki. Din senin belirlediğin kurallara göre değil ki… Herkesin Allah’a inancı var ve bunu kutuplaştırmamak lazım. Biz camiye inanç merkezidir diyoruz. Varsın devlet elektriğini suyunu da versin ona da itiraz etmiyoruz ama bizim varlığımızı da kabul etsinler istiyoruz” diye konuştu.
Başkanlığını Sayim Yılmaz’ın yaptığı Ercan Çetin, Hasan Mansuroğlu, Gülay Altun, Murat Zöhre,Mehmet Gökpınar, Poyraz Aktaş’ın da yönetim kurulu üyesi, Yaşar Durmuş, Sezai Kurt, Bülent Şahbaz’ın denetim kurulu üyesi, Halit Atik, Gökçen Pişkin, Gazi Yılmaz, Erdal Yıldırım, Ökkeş Kaşısarı, Cafer Poyraz, Hıdır İlden’in üst kurul delegesi olduğu Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nı ziyaret ettik. Vakıf Başkanı Sayim Yılmaz’la 100. Yıl Mahallesi’nde yapımı süren kültür merkezi ve Cemevini konuştuk.
Sayim Bey, önce vakıf hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın Türkiye genelinde 45 şubesi var. Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti sağlanan kurumlardan biri olmamız nedeniyle devletle ilişkilerimiz biraz daha güçlü. Yani kamu yararı gözeten bir statümüz var.
Vergi muafiyetinden kastettiğiniz nedir?
Vakfımıza bağış yapan bir kurum ya da kuruluş bu bağışı devlete ödeyeceği vergiden düşürebiliyor. Ayrıca belediyeler kanununa göre belediyeler vergi muafiyeti olan kurumlara işbirliği içerisinde her türlü maddi ve manevi yardımı yapabilir, bakım onarım yapabilir.
Yüzüncü Yıl Mahallesi’nde bitirilemeyen Cemevi inşaatı var. Ne zaman başladı bu inşaat?
15 yıl kadar önce rahmetli Ahmet Cevdet Yağ döneminde binanın yeri verildi. Yıldıray Arıkan döneminde de vakıf olarak burasının tapusunu aldık. 2008 yılında da rahmetli Halil Pişkin döneminde temeli attık. O zamandan bu yana bağışlarla, yardımlarla inşaatın yüzde 85’lik bölümünü tamamladık ama sonrasında ne yazık ki tıkandık.
Neden?
Binanın kapalı alanı 5 bin metrekare olduğu için masrafı fazla oluyor ve bağış konusunda ciddi anlamda sıkıntılar yaşamaya başladık. Bu nedenle vergi muafiyeti tanınan bir vakıf olmamızdan dolayı belediyelerle işbirliği yapabileceğimiz için Çukurova Belediyesi’ne resmi başvuru yaptık. Yasanın ilgili maddelerini gösterdik. Dönemin belediye Başkanı Yıldıray Arıkan döneminde ihaleye çıkıldı ama o süreçte ciddi bir atılım yapılmadı.30 Mart’tan sonraki dönemde de yeni belediye başkanımız Sayın Soner Çetin, buranın önemini ve kıymetini bildiği için “Bu inşaatın bir an önce bitmesi lazım” dedi. Zaten 5-6 yıldır sürüncemedeydi. Sağolsun, şu anda da inşaatın bir an önce bitmesi için mücadele veriyor.
Soner Çetin döneminde nasıl bir çalışma yapıldı?
Dediğim gibi bağışlarla binanın yüzde 85’lik dilimi bitmişti. Kalan yüzde 15’lik dilim için ve içinin tefrişi içinde ihaleye çıktı.
Bu konu Belediye Meclisinde de görüşüldü eğil mi?
Evet. Yıldıray Arıkan döneminde meclisten oybirliğiyle geçti. Başkan Arıkan, “Sadece binayı yapalım” dedi. MHP’li meclis üyeleri de “İçinin tefrişini de yapalım hepsi birlikte bitsin” dediler. O teklif oybirliğiyle kabul edildi ama bugüne kadar uzadı süreç. Şimdi ihaleye çıkıldı.
Bina sadece cemevi olarak mı hizmet verecek?
Hayır. 5 bin metrekarelik bu kapalı alanın adı Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve toplamda beş katlı bir bina. Binada teknik ve idari kısımlar var.
Neler olacak biraz açabilir misiniz?
Şu anda cenaze, düğün, kına gibi etkinliklerin aktif olarak yapıldığı en alt katta bir alan var. Bina tam olarak bitip hizmete girince 500 metrekarelik bu alanı kreş yapacağız. Burasının 7/24 hizmet vermesini planlıyoruz. Kapasitesi hakkında şu an bir şey söylemem mümkün değil.
Bir üst katta ne var?
Çok amaçlı bir salon var. 500 kişiye yemek organizasyonu yapılabilecek. Cenaze yemekleri ya da lokma günleri dediğimiz özel günlerimizdeki lokmaları burada halka dağıtabileceğiz. Onun hemen yanında 5 bin kişiye çok rahatlıkla yemek yapabilecek kapasitede mutfağımız var. Bu salonda okullar da, ekonomik durumu iyi olmayanlar sünnet, düğün, nişan, kına gibi etkinliklerini yapabilir.
Sadece Alevilere yönelik mi hizmet verecek burası?
Hayır. Burada Alevi – Sünni ayrımı yok. Can olan herkese açık olacak. Can dediğimizde sadece Aleviler anlaşılmasın. İnsanların Türkiye’deki dokusu yapısı hiç önemli değil, buraya gelen her insanın ihtiyacına cevap vermeye çalışacağız.
İkinci katta nasıl bir yapılanma olacak?
Orada 10 tane derslik yapılıyor. Biliyorsunuz dersaneler kapatıldı. Sonuç olarak yine gariban çocuklar özel ders alamayacak. Asgari ücretle yada bin lira maaşla iki çocuk okutup ev geçindiren ailelerin durumlarını biliyoruz. O ailelerin çocuklarının da okumaya hakkı var. Onun için buradaki tüm halkı kucaklayacak, talebe göre cevap verecek bir şekilde düzenlenecek. Yani matematik, geometri, bilgisayar gibi dersleri çocuklarımız burada alabilecek.
Alevi kültürüyle ilgili ne tür bir alan var?
Semah odalarımız ve bağlama kurslarımız var ve bunlar tabiî ki bizim için kültürümüzü yansıtmak anlamında ön planda. Tabii ki bu demek diğer canlara da hizmet verilmeyecek. Demek değildir. Örneğin çocuklara bale dersi de halk oyunları kursu da koro kursu da vereceğiz. Geniş konseptli bir yapı olacak.
Üçüncü katta neler var?
Orada da 300 kişilik bir konferans salonu var. Adana’da konferans salonlarıyla ilgili ciddi bir sıkıntı olduğunu biliyoruz. Sivil toplum örgütleri burayı kullanabilir, okullar yıl sonu etkinlikleri burada yapılabilir. Burayı da tüm halka açacağız. Kimisi etkinlik, kimisi kongre yapacak, kimisi de panelleri düzenleyecek. Çok güzel bir mekan olacak. Bunun yanında içinde bir kafeterya olan tera yapacağız. İnsanların kahve köşelerinde zaman öldürmesi yerine ailesini alıp gelebileceği, çocukların oyun oynayabileceği, yetişkinlerin gazete okuyabileceği bir teras olacak.
İdari kısımda nasıl bir yapılanma olacak?
İdari kısımda az önce söz ettiğim çok amaçlı salonun hemen yanında muhabbet odası olacak. İnsanların gazete okuyabileceği, televizyon izleyebileceği, kantinin yanında bir alan. Onun üstünde de bir fuaye, sergi salonu… Burada insanlar resimlerini sergileyebilecek, müzik dinletisi gibi etkinlikler yapabilecek. Onun üstünde de bir kütüphane kuracağız. Adana’da eskiden kütüphane olarak Sabancı Kültür Merkezi vardı. Şu anda hala var mı bilmiyorum ama biz burayı imkanlar dahilinde milli kütüphane gibi değerlendirmeyi düşünüyoruz. Burası için yarın belki bir kitap toplama kampanyası başlatacağız.
Alevi Kültürüne özgü bir kütüphane mi?
Hayır. İnternet çağında yaşıyoruz ve teknoloji her ne kadar kütüphane kavramını sonlandırmış gibi görünse de gerçek anlamda bir kütüphane oluşturmak istiyoruz. Dersliklerimizde bilgisayarlarımız ve internet bağlantısı da olacak ama insanların babalarından dedelerinden kalan kitapları burada toplamak istiyoruz.
Muhabbet odasından söz ettiniz. Orası nasıl bir işlev görecek?
Yaşlılarımız gelip oturacak, belki ozan gelip çalacak söyleyecek. Sohbetler olacak. Adı üzerinde muhabbet odası.
Burası büyük bir kültür kompleksi olacak ama burası hangi parayla dönecek. Masrafları nasıl karşılanacak?
Buranın bir geliri yok ve biz işletmeci de olamıyoruz. Çok amaçlı salonu kimseye vermeyeceğiz ama diğer birimleri belediyeye kiraya verebiliriz. Çukurova belediyesiyle böyle bir işbirliğimiz var. O da olmazsa şirketlere verebiliriz ama her önüne gelene değil. Çünkü biz ticarethane çalıştıramıyoruz. Bağış da alabiliriz. Çünkü bize bağış yaptığınız zaman vergiden düşüyorsunuz. Buraları o şekilde de çalıştırabiliriz. Tabi diğer belediyelerden yardım ve destek bekliyoruz. Onlarla işbirlikleri de yapabiliriz. Bizim Çukurova’da olmamız Çukurova belediyesi açısından tabii ki çok büyük bir şans ama bu demek değildir ki diğer belediyelerle işbirliği yapamıyoruz.
Burada hizmet veren bir de morg vardı sanırım?..
Evet, burada dört tane morgumuz var. Bina yapıldığı günden bu yana hizmette. Burada sadece Alevi olup gelen canların cenazesi kalkmıyor. Sünni vatandaşlarımız da morgu kullanabiliyor. Cenazelerini buradan alıp götürüp kendi ibadetlerine göre yıkatıp defnedebiliyorlar ama Alevi canlar cenazelerini genelde buradan kaldırıyor.
Burası halk arasında Cemevi olarak biliniyor ama Cem salonu yok mu?
Şu ana kadar anlattığım alanlar binanın kültür merkezi kısmı. İdari kısımdaki yönetim odamızın üzerinde Cem salonumuz var. Orası bizim ibadet yerimiz ve olmazsa olmazımız. Orası bizim için ayrı bir değerdir, dünyadır, kutsal mekanımızdır. Burayı cem yapacağımız zaman açar, semahlarımızı yaparız.
Burası tam olarak ne zaman faaliyete geçecek?
Büyük bir ihtimalle önümüzdeki ay biter diye düşünüyoruz ama içinin tefrişi de var. Tefrişi yapıldıktan sonra eğer yetiştirebilirsek Muharrem Orucundan sonra aşure etkinliğimizde açmayı hedefliyoruz.
Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmiyor. Sizin bu konuya bakışınız nedir?
Varsın saymasınlar. “Dönen dönsün, biz dönmezek yolumuzdan” diyoruz. Tarih boyunca Pir Sultanlar, Nesimiler… kendileri bedel ödemişlerdir. Gelinen süreçte hasbelkader öyle ya da böyle Alevilerin ibadetleri engellenmeye de çalışılmış olsa da buna kimsenin gücü yetmez. Çünkü biz bin yıldır varız ve bundan sonra da var olmaya devam edeceğiz. Bin yıllık süreç içerisinde devletten gizli de olsa ibadetlerimizi yapmışızdır. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Bu konuda kesinlikle taviz verecek hiçbir şeyimiz yok. Bugün gördüğünüz gibi artık Cemevlerimiz var. İnancımız konusunda sonu ne olursa olsun ödün vermeyeceğiz. İnsanlığımızdan da ödün vermeyeceğiz. Hünkar pirimiz der ki, “Arın da gel”. Yani ne olursan ol demiyoruz biz, ‘arın da gel’, ilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır diyoruz. Kültürümüzü böyle yaşıyoruz ve insana insanca değer veriyoruz. Yaşam felsefemiz dışında ayrım gayrım yok. Yol bir sürek binbir diyoruz.
Bunu biraz açabilir misiniz
Yol Allah yolu, ibadet binbir çeşit demek. Biz semah yaparak, sen camiye, öbürü kiliseye giderek … Yani Allah’a ulaşmak bizim inancımızda cemle oluyor.
Camilere karşı mısınız?
Hayır, biz camilere karşı değiliz. Herkes Allah’a inanacak, inancını o şekilde gerçekleştirecek. Bizim haklarımızı en çok Sünni arkadaşlarımızın aramasını istiyoruz. Çünkü biz camilere karşı olmadık, şimdi de değiliz. Herkes ibadetini yapsın ama biz de inandığımız şekilde ibadetimizi yapalım istiyoruz. Biz, yedi ulu ozanlarımızın gittiği yoldan gitmek istiyoruz.
Ali’yi sevmek Alevilik midir?
Ali’yi sevmek Aleviliktir diyenler var. Ali’yi sevmek Alevilik değildir. Ali’nin yolu bizim yolumuzdur. Bizde yol uludur. Bugüne kadar gelen evliyalar, enbiyalar, yol önderleri var. Bunların hayata bakış açısı bizi bağlar. Yunus Emre’nin, Taptuk Emre, Pir Sultan, Hacı Bektaş, Nesimi bunlar bizim yol önderlerimiz. Bunların söylediği sözler de bizi bağlar. Bu anlamda diyoruz ki herkes istediği gibi inansın. Neticede kimse ‘Allah’a inanmıyorum’ demiyor ki. Herkesin Allah’a inancı var ve bunu kutuplaştırmamak lazım. Biz camiye inanç merkezidir diyoruz. Varsın devlet elektriğini suyunu da versin ona da itiraz etmiyoruz ama bizim varlığımızı da kabul etsinler istiyoruz.
Aleviler neden zorunlu din dersine neden karşı? Din derslerine Alevilik de konuldu…
Aleviliği din dersine koyduk diyorlar. Sünni bir vatandaş Aleviliği ne kadar tanımlayabilir? Bu ne kadar doğru? Bir çocuğa gidip “Alevilik bu” dediğin anda her şey o anda kopuyor ve bu bir dayatma oluyor. Biz buna karşı çıkıyoruz. Zorunlu din dersi olmaz ki. Din senin belirlediğin kurallara göre değil ki…
İbadethanelerden su bedeli tahsil edilmiyor. Burada da öyle bir durum sözkonusu olacak mı?
Kullandığımız su bedeli tonaj bazında yüksek geliyordu. Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bir dilekçe yazdık. Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyetimizin olduğunu, bir gelirimizin olmadığını, “Bu noktada ya bizden su bedeli almayın ya da su birim fiyatını düşürün” diye bir talepte bulunduk. Dilekçemize cevap gelmedi ama su faturamız geldiğinde gördük ki bedeli sıfır. Gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’ye gerek ASKİ Genel Müdürü Rahmi Pekar’a dilekçemizde aktardığımız hususları dikkate aldıkları için teşekkür ediyoruz. Ayrıca kısa bir süre önce Adana’da yaşanan selden dolayı biz de burada sıkıntı yaşadık. ASKİ Genel Müdürü’nü ve Büyükşehir Belediye Başkanını ziyaret edip rögarları biraz daha genişletmelerini de isteyeceğiz.
Ağustos ayında Nevşehir’de Hacı Bektaş etkinliği var. Adana’dan katılım için bir çalışma var mı?
Evet. 15-16-17 Ağustos’ta Nevşehir’de Hacı Bektaş etkinliği var ve Büyükşehir Belediyesi’nden Alevi kurumları olarak otobüs talebinde bulunduk. Katılmak isteyen canlarımıza da sizin aracılığınızla duyuralım. Üç gün boyunca oradaki etkinliğe katılacağız. Canlarımız oradaki okullarda kalacak.