DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

“ASLOLAN ZİHNİYETTEKİ DEĞİŞİM”

Yayınlanma Tarihi :
“ASLOLAN ZİHNİYETTEKİ DEĞİŞİM”

adana_barosu_engelliler_meclisiAdana Barosu Engelliler Komisyonu “3 Aralık Dünya Engelliler Günü”nde yaptığı basın açıklamasında engelsiz bir dünya talebini dile getirdi.

Mahmut Esat Bozkurt Salonu’nda gerçekleşen toplantıda basın açıklamasını okuyan, Adana Barosu Engelliler Komisyonu Başkanı Av. İsmail Sarı “Engelli haklarını politik söylemlerin üstünde, bir devlet politikası olarak, vazgeçilmez temel hak olarak kabul edilmesiyle, Türkiye’nin her yerinde yaşayan engellilerin aynı haklardan eşit olarak yararlanmasının önü açılmalıdır” dedi.

Av. Sarı açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bugün, bugünün anlam ve önemi ile bir an önce gerçekleştireceğini düşündüğümüz beklentilerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz

Tüm dünyada, engellilerin haklarını kazanması yolunda yıllar boyu mücadele eden insanların özverili çalışmaları sonucunda, Birleşmiş Milletler (BM), 21.Y.Y ilk uluslararası antlaşmasının ana temasını ENGELLİLERE olarak belirlemiş olup, BM’nin engelli haklarına dair hazırladığı BM Engelli Hakları Sözleşmesini ülkemiz taraf olarak imzalamış, 28 Ekim 2009 tarihinde resmi gazetede yayınlanıp iç hukukumuzun bir parçası durumuna gelmiş bulunmaktadır.

Fakat ne yazık ki; bu güne kadar, Türkiye BM Engelli Haklarına Dair Sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan ve engellilerin haklarının ihlal edilmesi halinde Birleşmiş Milletlere başvurabilmek için zorunlu olan, ek ihtiyarî protokol imzalamasına rağmen, TBMM de onaylanarak yürürlüğe girmemiş olması nedeniyle, Türkiye’ de bulunan engelliler halen Birleşmiş Milletler ENGELLİ HAKLARI KOMİTESİNE başvuru yoluna gidememektedir.

Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına dair sözleşme ülkemiz içinde engelli hakları yönünden bir zihniyet devrimi yapmıştır.

Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına Dair Sözleşmeyle;

1-Engellilerin haklarına ilişkin erişimi, binalarda bulunan tekerlekli sandalye rampaları ve tuvalet ikileminden çıkararak, bilgiye ve hizmete erişim olarak belirlemiştir.

2-Engelli insanlar konusunu, muhtaçlık-yardım ekseninden alarak İnsan Hakları eksenine taşımış, bundan böyle Engellilerin, ayrı hakları olduğu kabul edilmiştir.

3-Sözleşmeyi imzalayan taraf devletler, vatandaşları için sosyal politikalar üretirken Engelli örgütlerinin görüşlerini almak zorunda kalacağı sözleşme hükümlerini oluşturmuştur.

Ülkemizde, kesin olmamakla birlikte, yaklaşık %12,29 ‘ u engelli olduğu ve halen gerekli ve yeterli denetim yapılmadığı için toplumsal destek bulamayan politikalar nedeniyle engelli insanlar üretmek yolunda hızla ilerlediğimiz (trafik kazaları, iş kazları v.s) zamanda,  bir yerlerde bir yanlışlığın, kötü giden bir şeylerin olduğu açıktır.

Engellilerin sorunları, sadece yemek- içmek, değil, engelli olmayan insanlar gibi, çalışarak üreterek, kendi kimliğini, kendi kişiliğini hiç kimsenin onayına ve yardımına ihtiyaç duymadan ülkenin her yerine ulaşabilmenin önündeki, yasal, fiziki ve sosyal engellerin bir an önce kaldırılması gerekir.

Engellilik toplumsal bir olgudur. Devletimiz, bir an önce önleyici ve koruyucu sağlık hizmetlerini, yeterli ve sağlıklı beslenme koşullarını herkes için yaratamadığı, trafik kazalarını, iş kazalarını, akraba evliliklerini önleyemediği, şiddetten ve terörden arındırılmış güvenli bir ortam sağlayamadığı içindir ki, meydana gelen sakatlıklardan dolayı doğrudan sorumludur

Engellilerin üretim ve hizmet sürecine etkin bir biçimde katılabilmeleri için gerekli tüm önlemler hızla alınmalı; kamu ve özel sektörün çalıştırmak zorunda olduğu engelliler için ayrılan kotalar ivedilikle doldurulmalıdır.

 “Tüm Vücut Fonksiyon Kaybı” kavramını tek yanlı uygulamak suretiyle engellilerin sakatlık derecesini yapay olarak düşüren ve hak kayıplarına yol açan düzenlemeler yürürlükten kaldırılmalı; engellilik oranı sağlık kurullarınca saptanırken tüm vücut fonksiyon kaybı oranının çeşitli uzmanlardan oluşan bir kurulca saptanmasına olanak sağlayan mevzuat değişikliği yapılmalıdır.

Engellilere yönelik ayrımcılıkla, yaşamın tüm alanlarında mücadele programları uygulanmalı; mevzuatımızda ayrımcılık türleri sayılmalı ve tanımlanmalıdır; ayrımcılıkla ilgili davalarda ispat yükü tersine çevrilecek; engellilere yönelik ayrımcı uygulamaları izleyen bir mekanizma kurulmalıdır.

Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına Dair Sözleşme hükümlerine göre  fiziksel çevrenin, kamu kullanım alanlarının, konutların, toplu taşım araçlarının engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi hiç vakit kaybedilmeden sağlanmalı;

Engellilerin haklarının ihlal edilmesi halinde Birleşmiş Milletler ENGELLİ HAKLARI KOMİTESİNE başvurabilmek için zorunlu olan, ek ihtiyarî protokol engellilerin haklarına ulaşabilmesi için acilen TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe konulmalıdır.

5378 sayılı engelliler kanununun geçici 2. maddesi derhal uygulanmaya başlanarak kamu kurumları, özel kurum ve kuruluşların hukuki ve sosyal sorumluluğunu yerine getirmeye derhal başlamaları sağlanmalı. Bu maddenin uygulanmasının sürekli olarak ertelenmesi, değiştirilmesi veya uygulanmaz bir hale getirilmesinden derhal vazgeçilerek, engelli haklarını politik söylemlerin üstünde, bir devlet politikası olarak, vazgeçilmez temel hak olarak kabul edilmesiyle, Türkiye’nin her yerinde yaşayan engellilerin aynı haklardan eşit olarak yararlanmasının önü açılmalıdır.

Üyesi olmaktan onur duyduğum Adana Barosu, Engeli Hakları Komisyonumuzun almış olduğu karar doğrultusunda engelli vatandaşlarımızın hukuki sorunlarında yanında olma yönünde karar alarak, engelli vatandaşlarımızı Adli yardımdan avukat talep etme şartlarını kolaylaştırmış ve Adli yardımdan yararlanma koşullarının engelli vatandaşlarımız yönünden kapsamını genişletmiştir. Adana Barosu gerek engelli avukatların, gerekse engelli vatandaşların engelli olmalarından kaynaklanan sorunlarını anlama ve bu sorunlara çözüm üretme görevinde aktif bir rol üstlenmiştir.

SİZLERE, ADANA BAROSU ENGELLİ HAKLARI KOMİSYONU OLARAK TEŞEKKÜR EDİYOR, ENGELLENMEMİŞ BİR YAŞAM DİLİYORUZ.”

YORUM YAP