HIV Salgını ve Dünya AIDS Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Aslıhan Candevir Ulu özellikle ülkemizde AIDS görülme sıklığının gençlerde daha yaygın hale geldiğini dile getirdi.
Günümüzün en tehlikeli hastalıkları arasında ilk sıralarda yerini koruyan AIDS ilk kez 1981 yılında fark edildi. AIDS’in tanımı 1982 yılında yapıldı ve 1983 yılında HIV virüsü tespit edildi. Saklanılan kanlarda yapılan incelemeler ise aslında kökeninin çok daha eskiye gittiğini göstermiş, bilinen ilk HIV pozitif kişinin 1959 yılında Kongo’daki bir hasta olduğu tespit edildi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2013 yılı raporuna göre; dünyada 2012 yılı içinde yaklaşık 2,3 milyon kişinin HIV’e yakalandığı, 35,3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1,6 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü tahmin ediliyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Aslıhan Candevir Ulu, Günümüzde HIV ile yeni enfekte olan hasta sayısı azalmakta. Bunun nedeni, gelişmiş ülkelerde ve Sahra Altı Afrika’da HIV enfeksiyonu ve AIDS’nin önemi anlaşılmış, test etme politikaları ile HIV enfekte bireylerin tespit edilerek bu kişilere gerekli bakım ve tedavi sağlanmaya başlamıştır. İfadelerini kullandı. Ulu Ancak Doğu Avrupa ve Orta Asya gibi AIDS ile savaşın iyi yapılamadığı bölgelerde yeni enfekte olan bireyler ve AIDS’ye bağlı ölümler artmaya devam etmektedir dedi.
Ülkemizde de HIV/AIDS hastalığı konusundaki farkındalığın ve test imkânlarının artması ile birlikte, tanı alan HIV/AIDS vaka sayısında göreceli bir artış görülmekte olduğunu aktaran Ulu, Ancak Türkiye hala dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirilmektedir. Açıklamasını yaptı
Ulu daha sonra şu görüşlere yer verdi. Bakanlığımıza 1985’den 2013 yılı Kasım ayına kadar toplam 7050 HIV(+) kişi bildirimi yapılmıştır. Vakaların yaklaşık %73’ünü erkekler oluşturmaktadır. Enfeksiyondan en fazla etkilenenler 40-49 yaş arasındaki kişilerdir. Ülkemizde bildirimi yapılan HIV(+) vakaların yaklaşık %17’si yabancı uyrukludur. Ülkemizde bulaşma en sık cinsel yolla olmaktadır.
Günümüzde 2 milyonu aşkın 10-19 yaş arasındaki adölesan HIV pozitif olarak yaşamaktadır. Bu kişilerin çoğu ihtiyaç duydukları bakım ve destekten yoksundur. 2005 yılından 2012 yılına kadar dünya genelinde AID S ilişkili ölümler %30 oranında azalırken bu yaş grubunda %50 artış bildirilmektedir. Enfekte olan bireylerin yanında milyonlarca genç erişkin de enfeksiyon riski altındadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu bilgilerin ışığında bu yıl Dünya AIDS Gününde adölesanları hedefleyen önerilerini yayınladı. Gençler erişkinlere göre daha düşük olasılıkla HIV açısından test edilmekte, bunun yanında tedaviye uyum ve gerekli bakımın sağlanması konusunda daha fazla desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Genç erişkinler, yaş dönümleriyle ilgili değişikliklerin yanında kronik bir hastalık ile yaşam ve HIV pozitifliklerini aile ve arkadaşlar ile paylaşarak cinsel partnerlerine geçişi önleme konusunda büyük zorluklar yaşamaktadırlar. Yüksek risk altında olan bu grup, bu zorlukların yanında damgalanma ve ayrımcılık gibi nedenlerden dolayı test yaptırma, önlem alma ve tedavi konusunda geri planda kalmaktadır ve bu bariyerler ortadan kalkmaz ise AIDS’siz bir nesil rüyasının gerçekleşmesi zor görünmektedir.
Bizim kliniğimizdeki verilerimiz de ülke verileri ile benzerlik göstermektedir diyen Ulu, ancak son yıllarda yabancı uyruklu kaynaklı bulaşmaların sayısı azalırken bölgesel yeni olgular artmaktadır. Bunun yanında HIV pozitif hastalarımızın yaş ortalamasının gittikçe düşmesi de dikkat çekicidir. Genç erişkinler dünyanın sorunu olduğu gibi bizim ülkemizin de sorunu olma yolunda görülmektedir. Bu nedenle gençlerin hastalık konusunda eğitimi çok önemlidir ve bu amaçla kliniğimiz tarafından bu konuyla ilgili Sağlık Müdürlüğü ile iletişime geçilmiştir ifadelerine yer verdi
Ülkemizde Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon’da on dört ayrı yerde HIV / AIDS Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezi kurularak faaliyete geçtiğini dile getiren ulu, Bu merkezlerde hekim, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve hemşireler danışman olarak görev yapacaklar. Danışmanlar, hizmet almak üzere başvuran bireylere HIV / AIDS ile ilgili konularda bilgi verecekler, sorularını cevaplayacaklar, istek olması halinde başvuranlara hızlı HIV testi uygulayacaklar, testin sonuçlarına göre gerekli yönlendirmeleri yapacaklar ve isteyenlere koruyucu malzeme, broşür ve kitapçık gibi bilgilendirme materyalleri temin edecekler dedi. Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları kliniğinde de HIV pozitif hastaların takip ve tedavisinin gerçekleştirilmekte olduğunu anımsatan Ulu, test yaptırmak isteyen kişilere gerekli danışmanlık hizmeti verilmektedir dedi.
Hastalığın kesin tedavisi bulunmadığını aktaran Ulu, bununla birlikte uygulanan ilaç tedavileri ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmaktadır. Bununla birlikte uygulanan ilaç tedavisi bulaşıcılığı da engellemekte, HIV(+) anne ve babadan, HIV (-) bebek doğabilmektedir. Ancak hastalığın aşısı bulunmamaktadır ifadelerine yer verdi.
Önlenebilir bir hastalık olan HIV /AIDS ile mücadelenin en etkili yolu, korunma önlemlerini uygulamaktır diyen Aslıhan Candevir Ulu, Tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yolları olduğunu belirtti.
Ulu son olarak şu görüşlere yer verdi. Günümüzde AIDS, korkulan ölümcül bir hastalık olmaktan çıkmış uygun bakım ve tedavi ile hipertansiyon gibi kronik bir hastalık haline gelmiştir. HIV / AIDS konusunda toplumsal duyarlılığın arttırılması, halkımızın hastalığın bulaşma yolları ve sağlıklı cinsel hayat konusunda bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi gereklidir. Ancak böylece risk altındaki kişiler test edilip HIV pozitif bireylerin tespiti sağlanabilir, aile ve gerekli kişiler ile bilginin paylaşımı yapılır ve kişiden kişiye geçişler engellenerek AIDS’siz bir topluma doğru yol açılabilir.