ADANA’YA DA BAKIN!
Geçen hafta Adana’da ‘Enerji’ üzerine iki ayrı kurumun sempozyum ve toplantısı gerçekleşti. Konuşmalardan çıkan sonuç Çukurova’nın bu alandaki potansiyelinin iyi değerlendirilemediğine yönelikti. Ceyhan Enerji İhtisas Sanayi Bölgesi’nin bir türlü hayata geçirilememesi hem enerji atağına hem de istihdama engel koyan en önemli unsur olarak göze çarptı.
Adana Ceyhan’da 2007 yılında Ceyhan Enerji İhtisas Sanayi Bölgesi ilan edilen yerde 10 yıldan bu yana herhangi bir çalışma yapılmadığını görüyoruz. Bölgemiz ve hatta ülkemiz için son derece önem taşıyan bölgenin hayata geçirilmesi ve Adana ekonomisine kazandırılması elzemdir. Maalesef hükümetin bu konuyu gündeme dahi almadığını görüyoruz. Buradan bir kez daha çağrı yapmak istiyorum ki; Enerji İhtisas Sanayi Bölgesi, işsizlikte başı çeken Adana, Çukurova ve ardından Türkiye ekonomisine önemli oranda katma değer sağlayacaktır.
Yenilenebilir enerji kaynakları bakımından bakir bir bölgede yer alan Adana’nın üzerine titrenmesi gerekiyor ama her ne hikmetse yetkililer, etkililer yönünü bizim tarafa çevirmiyor. Enerjide dünyada söz sahibi olmayı beklerken kış aylarına girdiğimiz şu günlerde doğalgazdan da yoksun yaşıyoruz memlekette… Hele akşam saatlerinde göz gözü görmez oluyor. Hava kirliliği almış başını gitmiş…
TEİAŞ Bölge Müdürü’nün belirttiğine göre Akdeniz Bölgesi, tükettiğinden çok enerji üretiyor da biz niye bunun farkında değiliz anlamak mümkün değil… Bu enerji sadece elektrikse diyecek sözüm yok ancak enerjinin tüm boyutlarıyla Adana’ya ne kattığını ya da neleri alıp götürdüğünü iyiden iyiye sorgulamak ve çözüm bulmak gerekiyor.
Sadece enerjide mi? Değil tabii ki…
Tarım topraklarına da bakmak lazım.
Dünyanın en önemli 3 ovasından biri olan Çukurova’da birinci sınıf sulu tarım arazileri beton yığınlarına teslim ediliyor.. Gıdaya erişimin zorlaştığı günümüzde tarıma elverişli topraklar korunamıyor. Belediyelerimiz imar uygulamalarında bu konuya azami özen göstermek zorunda olduklarının farkına varmalı. Zira topraklarımız yok olursa geleceğimiz de yok olacak.
Adana’yı her yıl zor durumda bırakan anız yangınlarının da önüne geçilemiyor. Çeşitli öneriler kamuoyuna yansısa da istenen atak bu alanda da vücut bulmuyor.
Yapımına 1996 yılında başlanan ve 2010 yılı Mayıs ayında resmi açılışı gerçekleştirilen 535 milyon dolar maliyetli Adana hafif raylı sistem projesi, sağlıklı çalışmıyor. Kentte doğmamış çocukları dahi borçlandıran raylı sistem nedeniyle Adana Büyükşehir Belediyesi gelirlerinin yüzde 40’ı bu borca kesiliyor.
Türkiye’nin bir çok yerinde tramvay hatları proje ve yapım çalışmalarının Bakanlar Kurulu kararıyla Ulaştırma Bakanlığının üstlendiği biliniyor. Her nedense Adanalıların raylı sistem kaosundan, kamburundan ve borcundan kurtulmak için sistemin acilen Bakanlığa devredilmesine yönelik taleplerine kulak tıkanıyor.
Trafiğe de ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
Adana trafiği içinden çıkılmaz bir hal aldı beyler… Kentte bir ulaşım master planı yok. Geleceğe dair bir umut ışığı da görünmüyor. Kaldırımlar, apartman önleri, cadde boyları, hınca hınç araçlarla dolu. Yayalar geçecek yol bulamıyor. Belediyelerimiz birlikte hareketle kent içindeki trafik keşmekeşliğinin önüne geçmek zorunda…
Bir de turizm meselesi var…
Turizm teşvik bölgesi ilan edilen Yumurtalık-Karataş sahillerine 2006 yılından bu yana bir çivi dahi çakılmadığını biliyoruz. Bakanlar Kurulu kararıyla turizm alanı ilan edilmesine karşın sahil bandında ulusal ve uluslar arası turizm faaliyetlerine imkan tanınmıyor. Adana’ya yakın mesafedeki denizimiz de turizm ekonomimize kazandırılamıyor.
Son sözümüz: Hükümet artık yönünü biraz da Adana’ya çevirmeli…