Ankara Escortları

DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ-İsmet Ramazan Selçuk yazdı

Yayınlanma Tarihi :
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ-İsmet Ramazan Selçuk yazdı

Geçmişe yolculuk yapınca neler çıkıyor, neler…
Yıl 1974… Yaz aylarında ailecek çıktığımız Hatay’ın İskenderun İlçesi’ne bağlı Soğukoluk’dayız. (Şimdiki adı Güzel Yayla) Hava kararmak üzereydi, tam evlerin yolunu tutacakken, “Yılmaz Güney gelmiş” dediler.
Soy isimlerini hatırlamadığım Behçet ve Hidayet Ağabeylerin ortak çalıştırdığı lokantada olduğu bilgisini aldık, arkadaşlarla ”Çirkin Kralı” görmek için heyecanla akın ettik. Rahmetli Yılmaz Güney “Endişe” filmini çekmek üzere Yumurtalık’taydı. Ceyhanlı arkadaşları Abidin Üstok ve Mehmet Eken, (ikisi de rahmetli) “Hadi gel sana Belen Tavası yedirelim” demiş, O büyük sanatçıyı yaylaya getirmişler.
Öyle alkollü lokantaya girecek yaşta değiliz, henüz ergeniz…
Bu nedenle yan masasına oturma şansımız yok.
Yaşıtlarım Mehmet Güleçyüz, Uğur Tat ve diğer arkadaşlarla kapıdan Yılmaz Güney’i izlemeye başladık. Üzerinde beyaz bir ceket vardı. Siyah-Beyaz sakalı da çok yakışmıştı. Bir yanında Abidin Ağabey, diğer yanında Mehmet Ağabey vardı, yiyip, içip sohbet ediyorlardı. 15 dakika geçti, ya da geçmedi, lokanta sahipleri, “Akşam oldu, hadi çocuklar gidin” diye bizleri postaladı.
“Tatlı rüyadan” uyanmak zorunda kaldık, evlere dağıldık.
Her şeye rağmen mutluyduk. Doya doya izleyememiştik, karşılıklı bir kelime edememiştik, ama dünyaca ünlü sanatçıyı o yaşta bir daha nerede görebilirdik.


*
TRT Çukurova Televizyonu o yıl yayına başlamıştı. Haftada iki veya üç gün, o da belirli saatte açılıyor, İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra ekran karıncalanıyordu. Programları da “paket” çekiliyordu.
Bu nedenle TRT Çukurova Radyosu “haber” almanın “tek” aracıydı.
Ziyaretten iki gün sonra radyodan (Hafızam iyidir, ama yine de Mehmet ve Uğur’a teyit ettirdim) Yılmaz Güney’in Yumurtalık Hakimi Sefa Mutlu’yu öldürdüğü haberini duyduk. Tabi ki, o an yıkıldık.
Yılmaz Güney, Sefa Mutlu’yu “nasıl, neden öldürdü?” konusuna girmeyeceğim, zira üzerine kitaplar yazıldı.
*
Yakinen tanımaktan onur duyduğum, sohbetler ettiğim Yumurtalık’ta “Cici Dayı” olarak anılan biri vardı ki, çok muhterem bir insandı. Asıl mesleği kasaplıktı, herkes tanırdı, ama adını soyadını da çoğu insan bilmezdi. Tüm Ceyhan ve Yumurtalık’ın (ben de dahil) “Cici Dayı” diye hitap ettiği “hoş sohbet, gülen yüzlü, sakin ve kibar” davranışlarıyla insanın gönlünde taht kuran rahmetli Muammer Kılıç’tı. (en son 8 yıl önce Yumurtalık’ta hasbıhal etmiştim)
Yılmaz Güney hayranıydı… Ama öyle, böyle değildi. Olaydan hemen sonra Jandarma Karakolu’na (O dönem Emniyet Teşkilatı kurulmamıştı) gidip, Sefa Mutlu’yu “ben öldürdüm” diyecek kadar yürekliydi.
Hatta o dönemki gazetelere “Jandarmaya gidip ‘hakimi ben vurdum’ dedim. Ama jandarma komutanı kasap olduğumu bildiğinden ‘Senin satır ne zamandır kurşun atıyor. Bizimle kafa bulma’ diyerek beni kovdu” diye de açıklama yapmıştı.
Belki inanmayacaksınız,1984 yılında Yılmaz Güney Fransa’da yaşamını yitirdiğinde, anısına saygı duymak adına Yumurtalık’ta 40 gün yas tuttu. İşte böylesine Yılmaz Güney aşığıydı…
*

1980’li yılların sonuna doğruydu. Hürriyet’te çalışıyordum. Yılmaz Güney’in öz annesi “Güllü Pütün”ün vefat ettiği istihbaratını aldım.
Adresi buldum Mestanzade Mahallesi’ne gittim. Yılmaz Güney’le çekilmiş bir kare fotoğrafını alabilmek için yakınlarına ricada bulundum. O sırada üvey kardeşi Yaşar Pütün’le tanıştım. Allah sağlık versin Yaşar Ağabey yardımcı oldu. Ertesi gün haber ve fotoğraf Hürriyet’e yayınlandı. Sonra Yaşar Pütün’le arkadaş ve dost olduk. Dostluğumuz halen devam etmekte.
Yaşar Pütün demişken, bu konuda son bir anıyı da kaleme alayım…
2012 yılında düzenlenen Altın Koza Film Festivali’ne gazeteci Ahmet Hakan da davet edilmişti. İrtibatı, birlikte çalıştığımız Basın Danışmanı Doğan Gülbasar kardeşim sağladı ve Adana ziyaretinde rehberi oldu.
Ödül Gecesi o yıl Fuar Alanı’nda yapılmaktaydı. Ben, Doğan ve Ahmet Hakan, tören başlamadan önce ayakta sohbetteyken, Yaşar Pütün yanıma geldi. Ahmet Hakan’a “Seni güzel bir insanla tanıştırayım. Yılmaz Güney’in kardeşi Yaşar Pütün” diye takdim ettim. Ahmet Hakan, Yaşar Pütün’e çok büyük ilgi gösterdi, iki gün sonra köşesinde de “Yılmaz Güney’in kardeşi ile tanıştım” başlığıyla yer verdi.
Ahmet Hakan o dönem henüz “yandaş” değildi.
Şimdi olsa aynı yakınlığı gösterir miydi bilemiyorum…

YORUM YAP