
Mesela şimdi seninle;
İki oda, bir salon, penceresi bahçeye bakan, eşyası az temizliği kolay bir evde, sabahın köründe uyansak….
İllaki deniz kenarında küçük bir kasabada falan olmasına gerek yok…
Bin kaç adım atacak yeşili, sıcak iki simitle, sağlıkla evimize dönecek kadar mutluluk verici bir yer olsun yeter…
Dans ederek seni beklesem, sen iki su dökünüp çıkarken.
Sonra ben bornozumla kahve kokusunun senin kokuna karıştığı bakla sofaya gelsem, şifalansam.
Simidi bansak zeytine, katık etsek peyniri şekerli çaya.
Sonra iki yorgun ama mutlu yürek şekerlememiz gelse, omuz omuza şekerlensek…
Mesela şimdi seninle,
Hazırlasak termosta çayımızı, iki dilim ekmek arası sandviçlerimizi, koysak heybemize iki yeşil elma, birkaç avuç badem.
Atlasak arabaya yol alsak..
Ya da binsek bir otobüsün çift kişilik koltuğunda el ele seyehat edip, hoşumuza giden ilk durakta insek.
Temiz isimsiz bir şehir oteline yerleşip ilk kez gittiğimiz o memlekette halkın içine karışsak.
Esnaf lokantasının birinde, o şehrin meşhur yemeklerini tatsak.
Belediye çay bahçesinde kahvemizi içip, parklarını, caddelerini el ele dolaşıp , sonra yol yorgunluklarımızla koyun koyuna ama musmutlu uyusak….
Mesela şimdi seninle;
Bir hayatın içinde,
Bir resmin renklerine bulaşsak.
Bir şiirin, sözlerinde buluşsak.
Bir şarkıyı beraber söyleyip, eşliğinde çılgınlar gibi dans edip,
Bir sinema filminin içinde, bir tiyatro oyununun içinde aşk ile kaybolsak.
Perde bizim için açılsa,
Son senfoni bizim için çalsa,
Ve sahnede bizden başka ışık olmasa ve ışığımız hiç sönmese.
Ve ben;
Eski bir şiirimdeki dizelerde olduğu gibi,
” Bir rüya olsam,
Geceden kalma gözlerinde,
Bıraksam kendimi
gözyaşlarına,
Yanaklarına düşsem,
Sonra dudaklarında,
Sevda sözcüklerine
karışsam.
Ve sen;
Uyansan ve sorsan
meleklere,
Çocukça bir sevda,
Günahı niye? “
Sağlıklı, mutlu ve bol kazançlı bir hafta olsun.
Mümtaz YURDAER
18.08.2025
