DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

24 OCAK KARARLARI… TÜKETİLEN TÜRKİYE…-B.Sıtkı Özer yazdı

Yayınlanma Tarihi :
24 OCAK KARARLARI… TÜKETİLEN TÜRKİYE…-B.Sıtkı Özer yazdı

24 OCAK KARARLARI… TÜKETİLEN TÜRKİYE…

80’yılında siyasi tarihimize “24 OCAK KARARLARI” olarak geçen kararların alınmasından bugüne kadar 37 yıl geçti.

Bu kararlar 1979 yılında iktidar olan, Adalet Partisi hükümeti döneminde IMF’ce hazırlanan “istikrar proğramı paketi”Süleyman Demirel başkanlığında kurulan hükümete kabul ettirilerek onaylandı. Bu pakette ki en önemli bölüm özelleştirme konusuydu. Ancak sendikaların etkin olduğu böyle bir dönemde ,bu kararları uygulamak mümkün değildi. Öyle de oldu. 12 Eylül Askeri Darbesinden sonra, ancak uygulamaya konuldu.Çünkü askeri darbeyle sendikalar sindirilmiş,siyasi partiler kapatılmış,toplum susturulmuştu.

1983 Genel seçimlerinde iktidara gelen Turgut Özal’ın ANAVATAN PARTİSİ döneminde özelleştirmeler başladı.

Özelleştirmeyi öylesine allayıp pullayıp sundular ki, herkes özelleştirme konusunda uzman kesildi.

Ne dediler.?

. Özelleştirmeler,devletten alıp halka vermektir.

. Özelleştirmeler,demokratikleşme getirir.

. Özelleştirmeler, servetin geniş kitlere dağılımı sağlar.

. Özelleştirmeler, bireysel girişim ruhunu canlandırır.

. Özelleştirmeler, bütçeyi ve toplumu KİT zararlarından kurtarır.

. Özelleştirmeler, mal ve hizmetlerde kalite,ucuzluk ve şeffaflık getirecektir.

. Özelleştirmeler, verimlilik ve yeni iş alanları yaratacaktır.

. Özelleştirmeler, yolsuzlukları önlemenin yoludur.

Bu ve benzeri iddialar her gün görsel ve yazılı basınımızdan sloganlar şeklinde yükseliyordu.Halkımızın bilinç altına bu savlar işleniyordu. Özelleştirmenin ciddiyetle ve ulusal çıkarlar gözetilerek yapılması,stratejik kurumların özelleştirme dışı bırakılması şeklindeki görüşlerin topluma duyurulmaması için her yol kullanılıyordu.

DYP-SHP koalisyon hükümeti döneminde,özelleştirme yeniden ve hızla ülke gündemine taşındı.

O sıralar DİSK-GIDA-İŞ Sendikası Adana Bölge Temsilcisi görevinde bulunuyordum.14 Ekim1993 tarihinde yaptığım basın toplantısında: “Özelleştirme yerine,başka formüller uygulanmasını öneriyor, KİT’lerin “ÖZERKLEŞTİRİLME’sinin” gerektiğini, bu şekliyle yapılan özelleştirmelerin mantık dışı olduğunu belirtiyordum.”

Zaman bizim gibi düşünenleri haklı çıkardı. Ancak çok zor koşullarda yapılan Cumhuriyetin birikimi KİT’ler tek tek yok pahasına elden çıkarılmaya başlandı.

2002-2016 AKP İktidarları döneminde ise, özelleştirmeler zirve yaptı. Sıcak para bulma,borç ödeme kaygısıyla; yağma ve talana dönüştürüldü.Yandaşlara peşkeş çekildi.

Sonuç olarak; devletin ekonomi üzerinde azalan etkisi,ulusal devletin güçsüzleşmesine, bağımsızlığın ve egemenliğin yitirilmesine yol açar. Yabancı sermaye ekonomiyi bütünüyle ele geçirince de, ulus devlet zayıflar,ülke sömürge durumuna getirilir.

Eski BM Genel Sekreteri Butros Gali’nin,1998 yılında IMF reçetelerinin en önemli isteklerinden biri olan özelleştirmeler hakkında söyledikleri bir gerçeğin altını çizmektedir. “Yeterli altyapıya sahip olmayan az gelişmiş ülkelerin özelleştirmeden herhangi bir yarar sağlamaları mümkün değildir. Bu unsurların yeterince gelişmemiş olduğu toplumlarda “piyasa ekonomisi” kısa bir sürede bir “soygun düzenine” dönüşmektedir.”

Ekonomik sistemde, kamu yararının gözardı edilmesi; üretim yerine, ranta ve vurguna dayalı yöntemi geçerli kılar. Sonuçta işsizlik artar,çalışanların örgütlülüğü zayıflar,sendikalar işlevsiz duruma gelir.Yoksulluk, açlık artarak yaşam koşulları ağırlaşır.Emperyal devletlerle işbirliği yapan yönetici sınıfın baskıları, halkı sindirmek için artar,demokraside sözde kalır.

Anladınız mı; adım adım nasıl tuzağa düşürüldüğümüzü ve halkın nasıl kandırıldığını?

Anladınız m; İç ve dış borç sarmalına düşürülen, üretmeyen, tüketen Türkiye’nin nasıl bir batağa saplandığını?

Biraz tarih bilenler sonucun ne olduğunu da iyi bilirler. Her fırsatta Osmanlıyı gündeme getirenlerin bunu çok daha iyi anlaması gerekir. Ancak onlarda bu yaşananları anlayacak kapasiteye sahip olmamaları nedeniyle; Türkiye bir uçuruma doğru hızla sürüklenmektedir.

Kendi beceriksizliklerini sürekli “dış güçlere” yükleyen mantık, bu kaotik ortamdan  Türkiye’yi çıkarmaları mümkün değildir… 

Ne yazık ki bir “MUSTAFA KEMAL”daha gelmeyecektir.

NOT: 24 Ocak kararlarını her ortamda eleştiren,yiğit gazeteci UĞUR MUMCU’yu katledilişinin 24yılında saygı,sevgi ve rahmetle anıyorum.

bekirsitkiozerBEKİR SITKI ÖZER – 24.1.2017- ADANA

YORUM YAP