
LAL HAMUŞ
Çukurova sıcak hem de çok sıcak. Bereketli toprakların bereketi biraz da bu sıcaklardan elbet ama yaşam çekilmez bir hal alıyor artık iyice. Hele bir de Çukurova’ya suyun verildiğini düşünün. Nemle bütünleşen sıcaklık hayatı yaşanmaz edecek gibi duruyor.
Kenti ve ülkeyi yönetenlerin insanların her derdiyle dertlenip çözüm araması gerekiyor. Bu yöndeki çağrılarımız karşılık bulmamış gibi görünüyor. Ya da kimse üstüne bile alınmadı ama sıcağın bugün insanlara başka bir yönüyle verdiği zararı anlatalım.
Malum, bölgenin insanı acıya ve baharatlı gıdalara bayılır. Kebabın ve şalgamın acılısı, yağlısı hepimizin iştahını kabartmaya yeter de artar. Tuz oranı yüksek şalgamın rakının bile kavalyesi olduğu düşünülürse ne demek istediğimiz az çok anlaşılır.
İşte bu tür beslenme alışkanlıkları sıcakla birleşince başka sorunlar da ortaya çıkar. Tuzlu ve baharatlı ürünlerin tansiyon ve başkaca rahatsızlıklara davetiye çıkardığı bir gerçek. Zaten tansiyonu yüksek olan bir topluluğun beslenme alışkanlıklarının yanı sıra sıcağa maruz kalması gerilim çıtasını daha yukarı çekiyor.
Sıcakla birleşen gerginlik, stres ve depresyon halleri birbirimize karşı tahammül sınırımızı da çok zorluyor.. En ufak bir gerginlik kıvılcımı, büyüyüp devasa bir yangına dönüşebiliyor. Şiddetle anılan bölgemizde, maalesef şiddet olayları bilimsel bir araştırma konusu yapılsa eminiz yaz aylarında daha da artıyordur.
Ramazan ayındayız, oruçlu insanlar var etrafımızda. Sıcaklar bastırmış. Kentin ve bölgenin işsizlik oranları artıyor. Yaşam maalesef istediğimiz gibi gitmiyor. İşte tüm bu koşullara karşın sakinliğimizi ve dinginliğimizi korumamız gerek.
Aksi halde ateş fıçısına dönmüş bu insanlar Allah esirgesin bir birini yiyecek!