ULUSALCILIK NEDİR? ÖNCE BUNU ÖĞRENİN!
KÜRESELLEŞMENİN TEK ENGELİ ULUSALCILIKTIR…
Ulusalcılık deyince cin çarpmış gibi olanlar,dudak bükenler; ulusalcılıktan ne anlıyorsunuz ve ne anladınız.? 80’li yıllardan başlayarak,tüm dünyayı saran küreselleşme dalgasıyla ulusalcılık yoğun bir kötüleme kampanyasına maruz bırakıldı. Bu konuda haklıydılar. Küreselleşmenin önünde en büyük engel ulusalcılık görünüyordu.
Küreselleşme yanlıları bunu açıkça dile getiriyor,hedeflerini de ortaya koyulardı. ABD’li dil bilim uzmanlarından Noam Chomsky; dünya hakimiyeti için ulus devletlerin yok edilmesi gerektiğini şu sözleri ile açıklamıştı: “ …Ortadoğu’daki ulusallık ve ulusal kimlik yok edilmeli, bunun içinde Ortadoğu Osmanlılaştırılmalıdır. Böylece bölgede batı çıkarlarına karşı çıkacak ulusal güç ve direnç kalmayacak, sistemlerin çarkları rahatlıkla işleyecektir. ABD için tehlikeli düşman ve tehdit, bağımsızlık tehdididir ve asla hoş görülemez.”
Yine aynı şekilde küreselleşme yanlısı, Almanya’nın önemli gazetelerinden Süddeutsche Zeitung’un 19 Ocak 1998 tarihli sayısında ABD politikalarını destekleyen Wolfgang Koydl da:” …On yıl içinde, Türklerin komşusu olan üç güçlü politik sistem battı ve sessiz sedasız yok oldu. Bu sistemler en az Türklerin Kemalist modelleri kadar dayanıklı inşa etmiş görünüyorlardı. İran’da Şah monarşisi, Sovyetler Birliğinde Politbüro Kominizmi ve Yugoslavya’daki federatif Balkan deneyimi. Rahatsız edici olan her üç devlette Türkiye Cumhuriyeti ile paralellikler gösteriyor. Hepsi de dinsel ve etnik çelişmeler yüzünden yıkıldılar, üstelik Türkiye’de her ikisi de var: Politik İslam ve Güneydoğu’daki Kürtlerin ayaklanması. …Lenin’in devleti 73 yaşına basmıştı; Güney Slavlarınki 74 yaşındaydı. Atatürk Cumhuriyeti bu yıl hayli kritik 75 yaşına geldi.” yorumu ile Türkiye’yi hedef göstermektedir.
Sonuç olarak; ABD Devlet Başkanları’nın ve Yeni Dünya Düzeni Mimarları’nın ileri sürmüş olduğu yukarıdaki görüşler bir bütün halinde incelendiğinde; ABD’nin hedeflerinin şunlar olduğu tespit edilecektir. Birincisi: Ekonomik Coğrafya Bölgelerinin Ele Geçirilmesi (Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya)’dir. İkincisi: Devlet ve Yönetim Sistemlerinin Değiştirilmesi. Üçüncüsü: Ulus Devletlerin Yok Edilmesi. Dördüncüsü Etnik Kökene Dayalı Küçük Devletlerin Kurulması. Beşincisi: Yeni Birleşik Devletlerin kurulması ve sonuncusu Tek Dünya Devleti’nin kurularak dünya hakimiyetinin ele geçirilmesidir. 1980 yılından sonra yaşananlar ABD’nin hedeflerini adım adım gerçekleştirdiğini ortaya koyan gelişmelerdir.
Ulusalcılığa karşı çıkan ahmaklar,oynanan oyunun farkında mısınız.?
Ulusal sermaye ve ulusal sanayinin gelişmesi, dışa bağımlılıktan kurtulma,
Ulusal çıkarlara sahip çıkmanın neresinde bir yanlış var.?
Peki ABD,FRANSA,ALMANYA,RUSYA,
Ulusalcılığı faşizm ve benzeri ideolojilerle karıştıramazsınız. Ulusalcılık bir kavramdır. Ulusalcılık diye bir felsefe yoktur.
Ulusalcılığın temeline baktığımızda,tüm sosyalist yönetimler,liderler ve düşünürler ulusalcı kimlikten gelmektedir. Zira ulusalcılık,büyük sermayeye,küreselleşmeye teslim olmayan bir devlet yapısının tüm evrene egemen olmasını sağlamaya çalışan, yurtseverlerin dayanışmasıdır. Ulusalcılık sol ve sosyalist düşünceyi içinde bulunduran dev bir barınaktır.
Kulaktan dolma sözlerle,yanlış düşünceler üzerinden ulusalcılık kavramına saldırmak küreselleşmenin ana hedefi olan; “böl,parçala,yönet ve sömür” anlayışına hizmet etmekten başka bir şey değildir..
“Emperyalistler en fazla Kemalizm’den nefret ederler. Çünkü emperyalizmi yenen tek adam MUSTAFA KEMAL’dir.” (Mahir Çayan)
Bu nedenle tüm küresel güçlerin tek hedefi Türkiye’dir.
İşin en acı tarafı; temeli 1920’lerde, “ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI’NDA” atılan CHP’de “ULUSALCILIK” tartışmalarının yapılmasıdır.
BEKİR SITKI ÖZER
3 ARALIK 2015 / ADANA