
SATIR ARASI-M.ÖMER ÜNEY
omeruney01@gmail.com
Yıl 1923…
Tüm dünya, bu tarihte Osmanlı’nın imzalamak zorunda kaldığı Sevr Antlaşması yerine imzalanan Lozan Antlaşması’nı Türk Kurtuluş Savaşı’nın taçlandırılması olarak biliyor.
20 bin kişilik çarıklı ordu 90 bin kişilik Yunan ordusunu kırıyor, geçiriyor.
Mustafa Kemal’i ya da İsmet İnönü’yü sevmeyebilirsiniz belki ama bu toprakları canları pahasına bugünlere ulaştıranlara saygı duymak zorundasınız.
Adaların Osmanlı döneminde, Vahdettin’de, Damat Ferit’te kimlere nasıl peşkeş çekildiğini anlamak, anlatmak istemeyebilirsiniz…
Ama milli mücadelenin hemen ardından tüm yoksulluğa, yoksunluğa, ötelenmişliğe rağmen başı dik ve onurlu bir duruşla Lozan’a giden İsmet İnönü’nün Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedini alarak geri dönüşünü küçümseyemezsiniz…
Çünkü bu tapu senedinin içerisinde kocası cephede şehit düşmüş olmasına rağmen kendisi yeniden cepheye koşan yürekli kadının kanı, kurtuluş gazilerinin vatan savunması için yeniden ve yeniden eline silah alarak toprağı için bu kez şehit düşen kahramanların destanı yatar.
Lozan, bir ulusun haykırışını, dirilişini, kurtuluşunu ve kuruluşunu simgeler…
Lozan, bizi bugünlere taşıyanların alın terinin, -ötesi yok- kanının karşılığıdır.
Osmanlı’nın son dönemine rastlayan yıllarda yapılan hataları, ülkeyi karanlığa sürüklemeye çalışanlara izin vermeyen kahramanlara yükleyemezsiniz…
Sahi Kurtuluş Savaşı yaşanmasaydı ne olurduk?
Bugün kimin boyunduruğundaydık?
Kime caka satacaktık?
Çok değil iki ay önce Lozan’ın ülkemizin tapu senedi olduğunu siz de söylediniz.
O zaman doğru söylemiştiniz…
Şimdi ne değişti?
Başka derdimiz yok mu?
