omeruney01@gmail.com
Her şey Adana Demirspor’un yeni yönetiminin yepyeni futbolcularla yeni bir takım oluşturmasıyla başladı. Başlangıçta büyük umutlar beslemiştik. Yönetimin değişim hareketini destekledik. Teknik Direktör Giray Bulak’ın takımın başına getirilmesi güzel gelişmeydi. Yeni futbolcularla yeni bir takım ruhu oluşturmaya çalışan Bulak, Akın Çorap Giresunspor yenilgisiyle takıma veda etti.
Sonrasında olumsuzluklar da çorap söküğü gibi gelmeye başladı. Yenilgiler, yenilgiler, yenilgiler… Ama biz her şeye rağmen umutluyduk.
Öyle ya; Adana Demirspor, umudun adıydı.
Her zaman söylüyorum. Yine söylüyorum. Bu takıma vizyonel bakış açısıyla yeni yönetim tarzıyla, global futbol anlayışıyla bakılmadığı sürece biz hep umutlarımızı yarınlara taşımaya devam edeceğiz.
Adana Demirspor için sevindiğimiz konuya bakar mısınız!
Takım ligden düşmesin diye kentte adeta seferberlik ilan ediyoruz.
İşçiler, emekçiler, kadınlar, çocuklar… Yollara dökülüyor. Stadın yolunu tutuyor. İşyerlerinden izin alabilmek için çaba sarfediyor. Taraftar sosyal medyadan futbolcuların para alabilmesi için yardım kampanyası başlatıyor. Sağolsun bazı belediye başkanları işçiler maça gitsin diye izin veriyor, futbolculara prim veriyor. İki milletvekili (Zülfikar İnönü Tümer, Tamer Dağlı), takımı hiçbir maçta yalnız bırakmıyor. Bu açıdan bakıldığında Adana Demirspor sevgisinin hangi boyutta olduğu açıkça görülüyor.
Futbolculara gelince…
Sezon başından bu yana parasızlık, sahipsizlik ve bazen çaresizlik içinde olmalarına rağmen sahaya çıkıp Adanalılık ruhuyla mücadele ediyor. Bu takımın düşmeyeceğine olan inançlarını kararlı bir mücadeleye bırakıyor. Kaptan maçın ilk yarısında sakatlanıp oyundan çıkınca ağlayacak gibi oluyor. Sezer, 40 yıllık Adanalı gibi rakibe geçit vermiyor. Galibiyet sonrası orta sahaya geçip taraftarı coşturuyor. Kaleci kalesinde devleşiyor. Yabancı futbolcular tribündeki taraftarın inancına gölge düşürmüyor.
Oyuncuları eleştirdiğimiz günler geliyor aklıma…
Saha içerisinde ne yaptıklarını görüyoruz da perde arkasında neler yaşadıklarını çok da göz önüne almıyormuşuz demek ki! Aylar sonra Denizlispor maçı öncesi dağıtılan prim biraz motive etmiş olsa da karakterini inancıyla birleştiren oyuncu grubunun paraya tamah etmeden onurlu bir mücadele örneği sergilemesini alkışlamamak elde mi…
Teknik heyeti, futbolcusu,valisi, milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, gazeteciler…
Tüm unsurlar bir araya gelince, el ele, yürek yüreğe verince neler yapılabildiğini görüyorsunuz.
Anlatmaya gerek yok…