
Gül kokulu lokumlar,
Sandıktan çıkan mendiller, içine konan harçlıklar,
Analı, babalı, dedeli, nineli, torunlu bayram sabahları…
Bayram namazları sonrasında cümbür cemaat kurulan kahvaltı sofraları..
Öpülen eller okşanan yanaklar ve toplanan harçlıklar.
Kalmadılar…
Kalbim aynı yerde.
Yüreğim aynı düzende,
Ayaklarım gidiyor ama biliyorum.
Kahve, lokum, badem şekeri, Eyüp Sabri’den limon kolonyası,
Biliyorum ki;
Hiçbir şeyi eskisi gibi değil,
Üstelik;
Annem yok, karakuş tatlısı da yok.
Olsa da annem gibi yapan yok…
Bu bayram yüreğim farklı sancılı.
Nedendir bilmem? Bu bayram annemin ve yıllar önce ölen babamın yokluğunu derinden hissediyorum.
Burnumun direği sızlarken anamın ağzıyla ” geçer zaar.” diyorum.
Geçmiyor…
Çünkü;
“Adalet Mülkün Temelidir” diyor dilim ama
cezaevinde tutulan 300’ün üzerindeki genç geliyor aklıma.
Birde dün gece kaybettiğimiz Volkan KONAK.
Kalbim acıyor, yanaklarım ıslanıyor.
Anamın, babamın yokluğunun içerisinde,
Adaletin şüpheler içinde olduğunu görüyor,
Kuzeyin oğlunun ani ölümüne şahit oluyor,
Dolayısıyla ağız tadı ile bir bayram yaşayamadığım için üzülüyorum.
Devirler kapanıyor.
Güzel insanlar bir bir çekip gidiyor.
Bayramların rengarenk cümbüşü değişiyor.
Değişse de, ben bayramların birleştirici, paylaştırıcı ve hatırlatıcı sihrine inanıyorum.
O nedenle ki herşeye rağmen acısıyla tatlısıyla bayramı bayram gibi yaşamayı seviyorum.
Bu vesile ile;
Yaşamınızın her anı bayram tadında olsun.
Herkese adalet, herkese özgürlük diyor,
Çocuklar harçlık sırasından,
Büyükler sofranın başından eksik olmasın dileklerimle, bayramınızı kutluyorum…
Mümtaz YURDAER
31.03.2025