omeruney01@gmail.comHIRSIZLAR CİRİT ATIYOR!
Dikkatinizi çekti mi!
Son günlerde Adana’da hırsızlık olaylarında gözle görülür bir artış var.
Zemin katlardaki evlere girenlerden tutun da 2., 3. katlara tırmananlardan yolda yürüyenlerin cep telefonlarını, çantalarını alıp kaçanlara kadar ne ararsanız var!
Bankaların önünde ve içinde nöbet tutanlara ne dersiniz?
ATM’lerden para çekenleri takip edenler, banka şubelerinde işlem yapanları bir köşede sıkıştıranlar…
Arabasına koyduğu parayı camı kırarak alıp kaçanlar!
Hırsızlık olayları bunlarla da sınırlı değil…
Fındık, fıstığa göz dikenler, arabaların lastiklerini yerinden sökenler…
Telefon aksesuarı satan garibanların dükkanına dadananlar…
Kasabın kepenk kilidini kırarak etleri çalanlar…
Ayakkabıcıdan bir yılda 300 bin liralık ayakkabı çalanlar…
Bir haberde okudum…
Adam onlarca hırsızlık olayından içeri girmiş…
Sonra çıkmış, polisle de çatışmış…
Sonra yine çıkmış…
13 saat sonra yine bir eve girmiş. Yatak odasında uyuyan insanların gözleri önünde pantolon ceplerine dalmış… Evde ne var ne yok almış…
Neyse ki teşhis edilmiş de yakalanmış…
Bir başkası da ikinci kata tırmanmış…
Yere düşmüş, yaralanmış… O da yakalanmış…
Ayakkabıcıyı soyanları da polis bulmuş…
Yakalanmış da bundan sonrası muamma…
Polisin yakaladığı hırsızlar mahkemelerde salıveriliyor…
Salıverilmese de birkaç gün sonra, bilemedin birkaç ay sonra yine aramızda…
Yukarıdaki örnekleri haberlerden takip edebildiğim kadarıyla yansıttım.
Yetkililerin kayıtlarında olayların günü, zamanı ve çeşidiyle ilgili bir arşiv vardır.
Ama kayıtlara geçmeyenler de azımsanmayacak çoklukta…
Bu konuda kamuoyuna açıklama yapılırsa biz de bilgi sahibi oluruz…
Bakın kayda geçmeyen iki olay…
Geçen gün bir Suriyeli’nin dükkanını soymuşlar…
Polise başvurmamış…
Nedeni sorulmuş.
Cevap aynen şöyle: “Zaten zarardayım. Şimdi polise gitsem bir sürü prosedür. İşimi gücümü de bırakmış olacağım. Çocuklar aç-susuz. Hem polis yakalasa bile birkaç gün sonra yine aramıza dönecekler. Bak, yanımdaki kasabı da soydular. Bizim derdimiz bize yeter.”
Maalesef memleket bu halde…
Elin adamı Suriye’de ölümden kaçmış gelmiş ama benim memleketimdeki uygulamaları eleştiriyor. Bu eleştirilerinde haksız da sayılmaz hani…
Milletin canına, malına kastedenlere yeni yaptırımlar uygulanmak zorunda…
Hırsız ya da hırsızlar kim olursa olsun insanlığın yüz karası değil mi?
Utanmadan, arlanmadan ve üstelik –yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali- korkmadan evlere, işyerlerine girenler, insanların üzerine yürüyerek gasp edenlere kimse ‘dur’ demeyecek mi?
Sahi, millet derdini kime anlatacak?