SONER KAN
Olumsuz yorumlar duymak, genellikle insanların hoşuma gitmez..
Ama yine de eleştiri oklarının hedefinde olup, hepimiz eleştiri alabiliyoruz..
Eğer ‘gazeteci’ iseniz, yanlışları görüyor ve ortaya güzel şeyler konulmasını istiyorsanız, eleştirmek de en doğal hakkınız!.
Çünkü gazeteci, herkesin bakıp da göremediğini gören, kaleme aldığı haber, yazı dizisi ve de köşe yazılarıyla da topluma yol gösterme misyonuyla hareket eden kişidir..
Klişe bir ifadeyle de; “Halkın sesi, gören gözü ve duyan kulağıdır gazeteci..” Çeltikçi Escort
‘Halkın haber alma özgürlüğü’nü yerine getirme çaba ve gayreti içinde olan biz gazeteciler, ne yazık ki bu görevimizi özgürce yapamıyoruz..
Yapılan her olumsuz haberde ya da kaleme alınan eleştirel bir yazıda, hedef tahtasına oturtulabiliyoruz!.
Mesleğin zor taraflarından biri de bu..
Ancak, ne yazık ki, bu saldırı ve ‘sansürcü zihniyet’ son dönemlerde Adana’da kendini sıkça göstermeye başladı..
Sırf görevini yaptı diye, meslektaşlarımız ya işlerinden kovuldu ya da en sert uyarıların muhatabı oldu..
Ne yazık ki, her olayda olduğu gibi yine meslektaşlarımız sahipsiz bırakıldı..
Meslek örgütleri, ‘üç maymun’u oynadı ve oynamaya da devam ediyor..
Peki ne mi oldu?.
Yıllarını bu kente veren, gazetecilik mesleğini onurlu ve dik bir şekilde yürütmeye çalışan bir meslektaşımız, yine saldırgan bir tutumun hedefinde yer aldı..
Neden mi?.
Sadece işini yaptı diye..
Hem de yaşanan olumsuzlukları dile getirip, ‘daha iyisi’ için eleştiri yaptı diye!.
Bir gazetecinin eleştiri yapması, gördüğü yanlışları dile getirmesi kadar doğal bir şey yok!.
Ama eleştirinin yöneltildiği o zat ne yaptı!.
Hemen bilinen yöntemlere başvurdu; ‘tehdit’, ‘hakaret’ ve de ‘gözdağı’ birbirini izledi..
Peki o zat, bunu yaparken hangi sıfatı kullandı?.
Bu kentin, en güzide takımının, yüzyıllık çınarın ismini kullanarak ortaya koydu bu saldırgan tutumunu..
Artık herkes haddini bilmeli!.
Eğer o koltukta oturuyor, bir şeyleri değiştirmeye talip oluyorsan, eleştiriyi de göze alacaksın, tepkilere de göğüs gereceksin!.
Baktın yapamıyorsun, o zaman ceketinin düğmesini ilikleyip, o koltuğu bırakacaksın!.
Bunu başka yolu yok!.
Bir sözüm de, saldırıların hedefindeki gazeteci ağabeyime..
Haksızlığa ve de saldırıya uğradın.. Yaşadığın şeyi hak etmedin.. Buna bir sözüm yok!.
Ama sen de ‘sosyal medya’ hesabından; “Bir daha eleştiri yapmayacağım. Sadece basketbol haberi takip edeceğim” demeyecektin be ağabey..
Eğer sen dik durup, bu zihniyete karşı durmazsan, geriden gelen biz kardeşlerin kimi örnek alacak?.
Aynı durumla karşı karşıya kaldığımızda hangi ‘direniş hikayesi’ni kendimize misyon edineceğiz?.
Unutmayalım, bu meslek bizlerin omzunda ya yükselecek ya da dibi boylayacak!.