Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tüm şehirlerde adaylarının açıklanmasını geciktirince yığınla iddia, gerçek ya da dedikodu çıkıyor ortaya. Partiye hizmet eden, geçmişi ve bugünüyle CHP’li olmakla övünen, gerçekten de aylardır alanlarda mücadele edenler neredeyse isyan noktasına getiriliyor. İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde yaşanan adaylık tartışmaları haklı olarak gerçek partililerin canını sıkıyor.
İstanbul’da bir Mustafa Sarıgül’dür gidiyor. Sarıgül aşağı, Sarıgül yukarı… Parti Meclisi, Sarıgül’ün girişimlerine karşı öne alınabiliyor. Genel Başkan yardımcılarından bazıları Mustafa Sarıgül için yoğun uğraş veriyor. Parti yönetimine bile müdahale etmekten çekinmeyen Sarıgül’ün anket firmalarını da yönlendirdiği savunuluyor. Bu yönlendirmenin sadece İstanbul için değil tüm Türkiye’de kendisine yakın aday adaylarını öne çıkarma gayretiyle devam ettiği öne sürülüyor. Bu konuda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da kimi zaman tutarsız davrandığı gözlerden kaçmıyor. Kılıçdaroğlu, bir yandan Şişli Belediye Başkanı’ndan CHP’ye dönüş için dilekçe beklendiğini ifade ediyor, diğer yandan da Sarıgül’ün siyasal örgütlenmesini oluşturan Türkiye Değişim Hareketi’ni partiye davet ediyor.
Partiden ihraç edilmiş kişinin belirli kurallar çerçevesinde partiye dönüş yapabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Süreç umarım tamamlanır” sözleriyle Sarıgül’ü beklediklerini ifade ediyor. TDH’yi partiye davet etmek ve Sarıgül’ün beklendiğini söylemek tam anlamıyla Sarıgül’le anlaşma zemini arandığını gözler önüne seriyor.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından sonra Mustafa Sarıgül’ün attığı twite bakınca insan, her an herşeyin olabileceğini düşünüyor. Sarıgül, aynen şöyle diyor: “Seçim ekip işidir. En karizmatik, en hatip, en dinamik, en zeki siyasetçi bile olsanız, tek başınıza seçim kazanamazsınız. Benim mücadelem koltuk mücadelesi değil, laik ve demokratik Türkiye’yi şahlandırma mücadelesidir. Bu yolda cefa çekmeye hazırım!”
Dediğimiz gibi, 9 Kasım’da toplanması beklenen PM, 3 Kasım’a alındı. 3 Kasım’da gerçekleşecek PM’de yaşananlar partide birçok sürprizi beraberinde getirebilir. Kimbilir belki de Sarıgül için İstanbul’da, Aytaç Durak için de Adana’da tavizler verilebilir.
Tüm bu gelişmeler CHP’ye dönüş sürecinin Sarıgül’ün çizdiği yolda ilerlendiğini gösteriyor. Adana’da da Aytaç Durak hamlelerine bakınca ve CHP’nin 3 Kasım’da sözleşmelerini feshetmeyi planladığı anket firmalarınca kırılan bardak camlarını birleştirince yeni tavizlerin CHP’lilerin huzuruna çıkabileceği ihtimali de gözden kaçmıyor.
Aytaç Durak’ın tüm haberleri kendisinin üretip üretmediğini bilemiyoruz. CHP anketlerinde Durak ismine hangi gücün yer verdiğini de tahmin edemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var ki; Adana’da seçim kazanma uğruna CHP misyonuna yakışmayan tavizler vermek bu partiyi yükseltmeyeceği gibi tersi durumların yaşanmasına meydan verir.
En basitinden Büyükşehir için kolları sıvayan ve aylardır yoğun uğraş verdikleri her kesim tarafından dile getirilen Rukiye Çinkılıç, Akif Kemal Akay, Soner Çetin, Turgay Develi, Bekir Sıtkı Özer, Hüseyin Karabulut ve Arif Sezer’e büyük hem de çok büyük haksızlık yapılmış olur.
Kimse dereyi görmeden ve paçaları sıvamadan bu isimlerin seçim kazanamayacağını düşünemez ya da kazansa da Büyükşehir’i yönetemeyeceğini söyleyemez.
Bunu bilir, bunu söyleriz…
İyi haftalar dileriz…