DOLAR42,5354% 0.07
EURO49,5729% -0.06
STERLIN56,7693% -0.04
FRANG52,9023% 0.03
ALTIN5.746,23% -0,12
BITCOIN89.147,52-3.449

BASIN VE SANSÜR!

Yayınlanma Tarihi :
BASIN VE SANSÜR!

omer-uney1omeruney01@gmail.com

Kağıt üzerinde basından sansür 109 yıl önce kaldırılmış. Toplumu tarafsız ve doğru bir şekilde bilgilendirme görevini yerine getirmeye çalışan basın kuruluşlarının özgür olması gerektiğine taa 1908 yılında karar verilmiş. 1876’daki sansür kararnamesinin yanlışlığı 1908’de sona erdirilmiş.

Demokrasinin içselleştirilmesi için olmazsa olmazdır basın… Basın özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasiden de söz etmek mümkün değildir. Türkiye’de öyle mi! Basın özgürlüğünde 185 ülke arasından 155. sıradayız. Ben demiyorum! Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün her yıl düzenli olarak yaptığı araştırma sonucu bu… 2017 yılında basın özgürlüğünde 155. sıraya gerilemişiz.

Cezaevlerindeki gazetecilerin varlığı sorgulandında ne demek istediğimiz tam olarak anlaşılacaktır. Yazıları, fikirleri ve haberleri nedeniyle, yani sırf gazetecilik faaliyeti gereği cezaevinde gazeteci tutuluyorsa özgürlükten de sansürün kaldırılmasından da tam olarak söz etmek yersiz elbette…

Bugün, Basından Sansürün kaldırılışının 109. Yıldönümü. 11 Cumhuriyet çalışanı aylarca tutuldukları cezaevi sürecinde ilk kez hakim karşısına çıkacak. Tam da sansürün kaldırılışının yıldönümüne gelen duruşmada bakalım nasıl bir sonuç çıkacak.

Özgürlüklerinin peşinde koşan gazetecilerin başka bir derdi de ekonomik sıkıntılar. Özellikle yerelde büyük emekler veren basın kuruluşlarına ekonomik kalkınma dedikleri modellerin hiçbirinde yer verilmiyor. Ne istihdam, ne ekipman, ne fon, ne kredi… Hiçbir şeyden adamakıllı yararlandırılmıyor. Resmi, özel ilan ve reklamlarının artması için hiç kimse kılını kıpırdatmıyor. Halbuki biz biliyoruz ki, ulusal kalkınmanın ilk adımları yerelden başlar. Ulusal dinamikleri ilk olarak yereller harekete geçirir. Tabi sarı basın kartının içinin boşaltılması, gazetecinin yıpranma hakkının budanması da ayrı bir konu…
Ama tüm bunlar kimsenin umurunda değil maalesef!

Siyasi iktidarların basın kuruluşlarını kontrol edip toplumsal algıları yönetmek için farklı baskı teknikleri uyguladığı bir gerçek. Bunu sadece bugünkü iktidar için söylemiyorum. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, hatta Osmanlı’dan beri süreç böyle devam etmiş. Demokrasiyle bağdaşmayan uygulamalar ne yazık ki önce basın üzerinde hüküm sürüyor. Hal böyle olunca basın özgürlüğü de kısıtlanıyor, sansür de uygulanıyor, otosansür de…
Allah sonumuzu hayretsin!

 

YORUM YAP