-M.Ömer Üney-omeruney01@gmail.com
Doğu Akdeniz’in en büyük kenti olan Adanamız, kuzeyde yaslandığı görkemli Toroslar ve güneyde Akdeniz’i arkasına alan ilçeleriyle tarih ve doğaya ışık tutar. Kent merkezindeki Seyhan baraj gölü de güneyin incisine Avrupai bir görünüm verir. Ceyhan nehri de ayrı bir hava katar bu kente…
Dünyada kaç şehirde bu özellikler var ki? Saysan bir elin parmaklarını geçmez.
Ama gelin görün ki; şehir dışına çıkıldığında, ne yazık ki; bazı bölgelerde Adana’da deniz olduğunu bilmeyen insanlara rastlarsınız. Ülke genelinde bu bilinmezliğin önüne geçilememiş bugüne kadar.
Marmara’yı müsilaj kaplamışken Karataş ve Yumurtalık’ın bakir ve uzun sahilleri halâ keşfedilmeyi bekliyor. Gerek hükümetler gerekse yerel yönetimler nezdinde çeşitli zamanlarda girişimler yapılmışsa da sonuca ulaşılamamış. Hep havanda su dövülmüş! Hatta 2008 yılında o zamanki Bakanlar Kurulu kararıyla ‘Turizm Teşvik Bölgesi’ ilan edilse de hiç ama hiçbir gelişme yaşanmamış. Nitekim aradan geçen 11 yılın sonunda tek bir çivi dahi çakılmadan 2019 yılında Cumhurbaşkanı kararıyla ‘Turizm Teşvik Bölgesi’ olmaktan da çıkarılmış.
Tarihi, kültürel ve doğal turizmin dünyadaki en güzel örneklerinin sergilenebileceği Karataş ve Yumurtalık ilçelerinin yeni bir yapılanmayla ülke turizminin tanıtım yüzü olabileceğini her fırsatta dile getiriyoruz. Söylüyoruz ama ne yazık ki bir arpa boyu yol alamıyoruz.
Öyle ki; biz kent dışındakilere Adana’da deniz olduğunu anlatmaya çalışırken bir de bakıyoruz ki Yumurtalık’ın elinde bulundurduğu ‘Mavi Bayrak’ da uçup gitmiş!
Yine bakıyoruz ki; sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen, yüzme suyu kalitesi, çevre yönetimi, çevre eğitimi ve can güvenliği konularında yüksek standartlara ulaşmak için uygulamaya konulan, yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde turizm ve çevre sektörlerini bir araya getiren çok saygın ve tanınmış bir eko-etiket haline gelen ‘Mavi Bayrak’ın Yumurtalık’tan alınması da kimsenin umurunda olmuyor!
Sahil şeritlerimizin yeniden yapılanması gerçekleşmezse daha çok insan Adana’da deniz olmadığını sanacak. Tabi bu yeniden yapılanmadan bahsederken sahillerin beton bloklara teslim edilmesini kastetmiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Adana/Karataş/İskele mevkiindeki 40 bin metrekareye yakın büyüklükteki taşınmaz ile üzerindeki yapıların satılacağını duyurdu.
Bu taşınmazların önünde bulunan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 15 bin metrekareye yakın denize sıfır kumluk arazi ise 49 yıllığına “kullanma izninin devri” yöntemiyle özelleştirilecek. Belirtilen bu yerde Karataş Maliye Bakanlığı Eğitim Tesisleri bulunuyor. İçerisinde birçok bina olan taşınmaz denize “sıfır.” Önünde Karataş Plajı yer alıyor. 4 milyon lira geçici teminat istenen bu taşınmazlar için son teklif tarihi 30 Temmuz. Bakalım kim ya da kimler buraları alacak ve neler yapacak?
Son sözümüz şu; kamu-özel sektör işbirliği, doğru teşvik ve planlamalarla iki ilçemizi birbirine bağlayan sahil şeridi hükümetin ve yerel yönetimlerin gündemine girmek zorunda…
Aksi halde günübirlik açıklamalar ve sonucu muamma satış yöntemleriyle daha uzun yıllar Adana’da deniz olduğunu kanıtlamak zorunda kalacağız!
Hayırlısı artık…