SATIR ARASI – M.ÖMER ÜNEY – omeruney01@gmail.com
BİR İYİ, BİR KÖTÜ!
Spor Toto 1. Lig başladı. Her kentte olduğu gibi futbolda Adana’yı da bir heyecan sardı. İlk hafta Adana Demirspor, deplasmanda Karabük’le karşılaştı. Yeni transferlerle maça çıkan Demirspor, kaptan Galip Güzel’in güzel golüyle galip geldi. Demirspor’da yeni yönetim ve yeni futbolcularla bu yılın büyük önem arzettiğini anlatmamıza gerek yok. Başkan Murat Sancak, haklı olarak ilk yıl için şampiyonluk garantisi vermese de dünyaca ünlü, önemli transferler sonrası herkeste bir şampiyonluk beklentisi hakim. İlk haftanın kayıpsız kapatılması da bu açıdan bakıldığında iyi bir moral-motivasyon sağladı. Yazının başlığa uygun hale getirilmesi için elde ettiğimiz ‘bir iyi’ bu…
***
İlk haftanın ev sahibi ekibi Adanaspor’a dönüyoruz. 5 Ocak Stadı’nın etrafı yine cıvıl cıvıldı. Yoğun bir taraftar grubu olmasa da seyyar satıcıların müşterileri tezgahlara çağırması dolar ve altının tavan yaptığı şu günlerde yüzlerde biraz olsun tebessüm sağladı. Adanaspor-Elazığspor karşılaşmasına siyasilerin de ilgisi vardı. Milletvekilleri Müzeyyen Şevkin, Orhan Sümer ve Tamer Dağlı takımı da taraftarı da yalnız bırakmadı. Hatta Müzeyyen Şevkin, maç öncesi tablada taraftarlarla ve basın mensuplarıyla dürüm yedi, hatıra fotoğrafı çektirdi. Anlayacağınız maç başlamadan önce her şey güzeldi.
***
Maç başladıktan sonra olanlar oldu. Öncelikle Adanaspor taraftar grubu Turbeyler’in ve Kaplan’a gönül verenlerin buluştuğu, futbolcuların sahaya ilk çıktıklarında selam durmaya koştuğu Güney Kale Arkası (Arjantin Köşe) bomboştu. Turbeyler Kapalı’da hemen protokol tribününün yanı başında tezahüratlara başladı. Henüz maçın başında Başkan istifaya davet edildi. Sonra 0-1 geriye düşülünce ilk yarının bitimine doğru olaylar da başladı. Bir taraftardan bir Başkan Bayram Akgül’den…
Sayın Akgül, basına dönüp “Bunları da yazın, Adana’yı bu hale getirenleri yazın” diye bağırmaya başlayınca aklıma yıllardır basının dile getirdiği konular takıldı.
Taraftarla yönetimler arasında zaman zaman sorun yaşanabilir. Zaman zaman başkan istifaya davet edilebilir. Bu sorun sadece Adanaspor için geçerli değildir. Adanaspor’un farklılığı ise şirket takımı olmasıdır. Dolayısıyla her kafaya esildiğinde başkanın bırakıp gitmesini beklemek saflık olur.
Bu realiteyi göz önüne alarak hep söyledik yine söylemeye devam ediyoruz.
Maçları rahat, sakin ve birlik-bütünlük içerisinde izlemek istiyoruz. Bakın izlediğimiz karşılaşmada futbolcuların performansını, teknik heyetin uyguladığı sistemi felan bir kınara bırakmış durumdayız. Takım iyi değil ama hem başkan hem taraftar hem de Adanaspor için stada toplanmış insanların hiçbiri maçlarda kendini iyi hissetmiyor zaten!
Dünyanın hiçbir yerinde taraftarla başkan bu kadar uzun süreli didişmez. Taraftarla başkanın ya da yönetimin mahkemelere düştüğü de ender görülür. Tamam şimdiye kadar ne olduysa oldu. Gelin nazar boncuklarının takıldığı, morali bozulunca sessizce oturulan, takımı atağa kaldırmak için çılgınca bağırılan, yeni dostlukların kurulduğu ve hatta yeni aşk hikayelerinin yazıldığı Güney Kale Arkası’nı (Arjantin Köşe) taraftara açmakla başlayın.
Sayın Başkan, sayın Refik Gül, sayın yönetim, futbolcular, taraftarlar…
Vallahi yazık oluyor bu takıma… Yıllarca sürdürülen bu kin, nefret, öfke kime bir fayda sağlayacak. Camiayı yaralayan hareketler ne zaman son bulacak?
Oturun aynı masa etrafına… Tartışın, bağırın, çağırın ama en sonunda uzlaşın…
Çok şükür ortada bir kan davası yok!
Bu saatten sonra birbirinizi ‘aman aman’ sevin de demiyorum. Ama birbirinize saygı gösteremez misiniz?
Almanya’dan yüreği Adana için ve Adanaspor için atan, sosyal medyada taraftarı maçlara çekebilen Yıldıray Reyhanioğlu’nun dediği gibi; dökün eteklerinizdeki taşları.
Gençler için, gelecek nesiller için, takımın, taraftarın, yönetimin, başkanın, Adanalıların huzuru için uzlaşın. Tek bir gencin burnunun kanaması bile Adana’da ne kadar onarılmaz yaralar açar farkına varın artık…
Adana’da yaşayan herkesin ortak fikri aynıdır. Bu olayın çözümü tüm Adana için önem taşımaktadır.
Yazının başlığındaki ‘bir kötü’ kısmını böyle tamamlamak istemiyoruz artık…
Lütfen duyarlı seslere kulak verin!
Bitirin bu işi…