LAL HAMUŞ
Türkiye’de seçimler herkesin malumu olduğu üzere, gergin, zorlu ve tansiyonu yüksek bir atmosferde gerçekleşti. Bu durumdan Adana’da her zaman olduğu gibi payını fazlasıyla aldı. Seçimlerin gerginliği, ikili ilişkilere, komşular ve köylüler arasındaki diyaloglara bile yansıdı. Toplumsal ayrışma ne yazık ki her kesime fazlasıyla yansıdı. Bunun sancılarını ve sonuçlarını elbette yaşayacağız.
Bu gerilim döneminin seçimlerin sona ermesiyle birlikte biteceğini düşünüyorduk ancak yine yanılmışız. Adana yine bizi ne yazık ki yanıltmadı. Gerilim daha da tırmandı. Sonuçlar üzerinden herkes birbirini suçladı. Bir partinin politik anlamda asla yan yana gelemeyecek adayları ortak toplantılar yaptı ve olmayacak biçimde suçlamalar yöneltti. Bu bile gerilimin daha çok tırmanmasına yol açtı.
İktidar partisinin seçimi kazanamadığı yönünde ortaya çıkan sonuçlarla birlikte, hem MHP hem Ak Parti cenahında genel başkan yardımcıları düzeyinde açıklamalar yapıldı. MHP seçimi kazandığını belirterek sonuçların değişmesi için yapılan itirazlara tepki gösterdi. Bu bir yönüyle kabul edilebilir ve anlaşılabilir bir durumdu. Neticesinde ortada 20 binleri bulan bir fark vardı ve bu farkın kapanması zor görünüyordu.
Esas akıl almaz olan iktidar partisi yöneticilerinin ve milletvekillerinin yaptığı açıklamalardı sanırız. Çünkü hem paralel yapıyı hem MHP’yu suçlarken yönelttikleri eleştiriler kabul edilebilir gibi değildi. Adana’da bir seçim şebekesinin bulunduğu ve seçim sonuçlarını etkilemek için suç işledikleri söyleniyordu. Hele bu şebekenin 2009 seçimlerinde ve öncesindeki seçimlerde de aynı yöntemleri izlediği iddia ediliyor. Daha fazlası söylenir ama neyse dilimiz gitmesin o kadar ileriye. Sadece, adama sorarlar, “Arkadaş 12 yıldır iktidarda değil misiniz?” diye. Vardı madem böyle bir şebeke sonuçlar böyle olunca mı ortaya döküyorsunuz bunları. Keşke bulup ortaya çıkarsaydınız da seçim sonuçları sağlıklı olsaydı. Adana bunları ne yazık ki hak etmiyor.