
S.HALUK UYGUR YAZDI
İKİ ÇILGIN TÜRK : TURGUT ÖZAKMAN VE ESAT FAİK MUHTAROĞLU
(Mücadele yıllarında Esat Faik Bey ailesi ile birlikte)
2005 yılının Aralık ayında Kıbrıs’tan önemli bir yazarı, Esat Faik Muhtaroğlu’nu Adana’da misafir etmiştik. Aynı yıldı… Muhtaroğlu’nun hemen arkasından Türkiye’nin önemli yazarı Turgut Özakman misafirimiz oldu.
Turgut Özakman tahmin edebileceğiniz gibi, “Şu Çılgın Türkler” isimli fenomen kitabını imzalamış ve söyleşiler yapmıştı. Biliyorsunuz bu kitabında Özakman ülkemiz milli mücadelesinde insanlarımızın nasıl çılgınca savaştığını anlatıyordu.
(Turgut Özakman)
Neredeyse aynı günler Esat Faik Muhtaroğlu da “Kıbrıs Türkü Budur İşte” isimli kitabını imzalamış, söyleşiler yapmıştı. O da kitabında özgürlüğü önce İngilizler, sonra Rumlar tarafından kısıtlanan Kıbrıs Türkü’nün milli mücadelesini konu ediyordu. Üstelik Esat Faik kitabında, sadece derlediği şeylerden değil, bizzat yaşadıklarından bahsetmekteydi.
Türkiye’nin ve Kıbrıs’ın neredeyse benzer konularda yazan bu iki önemli yazarı, maalesef 30 Eylül 2014 tarihinde, 10-15 saat arayla vefat ettiler ve arka arkaya toprağa verildiler.
18 YAŞINDAYKEN SAVAŞ ALANINDA YÜRÜMEK
Turgut Özakman sadece 18 yaşındayken (1948) Sakarya Savaşı’nın olduğu yerleri yürüyerek dolaşıp, henüz sağ olan tanıklarla konuşmuş ve kitabının ilk bilgilerini o zamandan hazırlamıştı. Anlattıkları gerçekler bizleri hayretler içerisinde bırakmıştı.
Esat Faik Muhtaroğlu ise bir lise öğrencisi olmasına rağmen o günlerde gazetelere özgürlük ile ilgili yazılar yazmaya başlamıştı bile. Öğretmen Okulunu bitirdiğinde de sadece yazı yazmakla kalmamış, gittiği yerlerde kurtuluş ateşini yakanlardan biri olmuştu.
KRALİÇEDEN BANA NE!
Bu iki önemli kaybı anarken, Esat faik Muhtaroğlu’nun yaşamından sadece bir kesiti sizlerle paylaşmak isterim. Yaşamı boyunca 9 kitap yayınlamış, yüzlerce makaleye imza atmış, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nın içinde yer almış, öğretmenlik, başöğretmenlik yapmış bu insanın, Adana’da basılan ve ilk kez Adana’da imzaladığı Kıbrıs Türk’ü Budur İşte” isimli kitabına dayanarak aktarıyorum;
İngiltere Kralı tahtan feragat edip, yerine Kraliçe II. Elizabeth geçince, o zaman bir İngiltere sömürgesi olan Kıbrıs’ta, tüm okullara 3 Haziran 1953 tarihinde göndere İngiliz Bayrağı çekilmesi ve gönderin etrafının kraliçenin fotoğraflarıyla süslenmesi talimatı gelir. Bayrak çekildikten sonra da İngiliz Milli Marşı çalınacaktır. İngiliz kraliçesini öven nutuklar atılacaktır.
24 YAŞINDAKİ ÖĞRETMEN
Esat Faik Muhtaroğlu ise o sırada Kambili (Hisarköy) isimli bir Türk Köyü’nde öğretmenlik yapmaktadır. Dolayısıyla ona da böyle bir emir gelmiştir. Bu emir karşısında Esat Faik duygularını kitabında şöyle anlatıyor;
“(…)kendini dalga dalga kabaran enginlerden engin bir milliyetçilik denizine kaptırmış olan, 24 yaşındaki bir öğretmen, yani ben (…)acaba İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in tetevvüç (taç giyme) merasiminde, İngiliz Milli Marşı’nı nasıl söyleyebilir, söyletebilir?(…) Bayrak direğine bir İngiliz bayrağını nasıl çekebilir?”
Nitekim Muhtaroğlu, her şeyi göze alıp, o gün öğrencileri evlerine gönderip bayrak direğini kırarak okulu terketmiş ve Lapta’daki evine gitmiş.
Bu olay, o zaman için sömürge kalmaya karşı yapılan ilk tepkilerden biriymiş. Ama Esat Faik Bey için ise asla son olmamış, her gittiği yerde özgürlük mücadelesinin önderleri arasında yer almış.
Lefkara’da görevliyken, daha önce evlerini mavi- beyaz renklere boyayan Türk kadınlarını örgütleyerek kırmızı -beyaz boyamalarını sağlamış. Unutturulan 23 Nisan, 29 Ekim bayramlarını yeniden kutlatarak hafızalara yerleştirmiş.
MİLLETLERİN KÖTÜSÜ OLMAZ
Ancak yaşamını büyük ölçüde Kıbrıs Türkü’nün özgürlük mücadelesine ayıran, belli zamanlarda silahlı mücadeleye dahi katılan Muhtaroğlu, hiçbir zaman ırkçı bir anlayışa kapılmadan, tüm insanların özgürlüğü için fikir üreterek öldü. Mücadelesini babasından devraldığı “Milletlerin kötüsü yoktur, insanların kötüsü vardır” şiarı ile sürdürdü, 1974 Barış Harekatı’ndan sonra da bir barış savunucusu olarak öğretmenliğe ve yazarlığa devam etti.
“Atatürk Kıbrıs’ta” isimli kitabı da son eseridir.
***
Birbirine eş duygularda yaşayan ve aynı gün toprağa verilen bu iki kahramanın, Turgut Özakman ve Esat Faik Muhtaroğlu’nun önünde saygıyla eğilirim.