DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

KALDIRIM-MEDENİYET İLİŞKİSİ…

Yayınlanma Tarihi :
KALDIRIM-MEDENİYET İLİŞKİSİ…

Türkiye’nin ve dolayısıyla Adana’nın, Mersin’in, Hatay’ın, Osmaniye’nin kanayan yaralarından biri kaldırımlar.
Sesinizi duyar gibiyim; işsizlik, yoksulluk, siyasi ve ekonomik daralma alabildiğine sürerken, pandemi olabildiğince yayılmışken nereden çıktı bu kaldırım meselesi…
Bu konuları uzun uzun, derin derin irdeleyenler, inceleyenler var…
Herkes her konunun uzmanı ya!
Işıklarda uyusun basının güçlü kalemi Uğur Mumcu ne güzel söylemişti: “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın” diye… Maşallah; bilgisiz fikirlilerin cirit attığı bir dönemde biz de gözle gördüğümüz, bizzat yaşadığımız aksaklıkları gündeme taşıyalım istedik.
Tüm dünyada medeniyet ölçütlerinden biri olarak kabul edilen kaldırımların ülkemizdeki yüksekliği, darlığı, işgali gerçekten can sıkıyor. Standart bir kaldırımımız yok gibi… Hoş; bazı yerlerde kaldırım dahi yok! Adana’da da Türkiye’deki bir çok ildekine benzer sorunlar yaşanıyor. İlk sayımızda Adana’nın dört bir yanının bisiklet yollarıyla donanmasının önemini vurgulamıştık. Yıllar önce gazetecilik faaliyeti için bulunduğum Marmaris’in ufacık çarşısında dolanırken bisikletlilere ayrılan yolun nizamiliğini, işgal edilmemiş kaldırımlarda bir tek çöpe ve dolayısıyla çöp kutusuna rastlamadığımı hatırlıyorum şimdi…
Hatta dost kuruluş Çukurova Press Gazetesi’nde izlenimlerimi de aktarmıştım.
Bir yerde okumuştum. Arabası olmayan yoksulun, devletin, belediyelerin arabasını kullanamayan yayaların, sırtını herhangi bir yere, kişiye, zümreye yaslamayan ve dolayısıyla zengin olamayanların kullandığı yürüme yollarının kalitesi ve genişliği; bu insanlara yapılan muamelenin direkt bir yansıması değil midir?
Sık aralıklarla yenilenen kaldırımlardaki kazı çalışmaları da nedense hiç bitmiyor. Bazı bölgelerdeki kaldırımlar öyle dar ki; iki kişinin yan yana yürümesine imkân yok! Karşıdan gelenle çarpışma olasılığının yüksek olduğu kaldırımları da bilirsiniz… Evinizin eşiğine kadar park eden araçları da saymam gerekiyor. Otopark yetersizliğinden dem vurulsa da kaldırımlara park eden araçlar nedeniyle engellilerin, çocukların, yaş almışların yürümesine olanak tanınmayan bir ortam oluşmasını kimse savunamaz/savunmamalıdır. Daracık kaldırımların tam ortasına dikilen ağaçların garipliğine ne demeli! Hemen kızmayın ben de ağaçları seviyorum. Meramımı anlattığımı düşünüyorum.
Adana’nın tüm bölgelerinde böyle değil belki… Çift taraflı 6-7 metre, düz ve temiz kaldırımlar da var elbette… Ama bizim yapmamız gereken kaldırımları yükseltip, işgal edip medeniyetten uzaklaşmak değil, kaldırımı; yola sarı bir çizgi çekerek belirleyebilme ve araçları bu yöntemle kaldırımdan uzak tutabilme çabası olmalıdır.
Emin olun böylelikle medeniyet seviyesine bir adım daha yaklaşmış olacağız.
Kalın sağlıcakla…

YORUM YAP